OKUMAK BAŞKA İŞİN İÇİNDE YETİŞMEK BAŞKA
Çocukluğundan beri sürdürdüğü mesleğinin zevkli ve tehlikeli olduğunu belirten Nalcı, “Devamlı bu işi yaptığım için yine bu işi yapmak istedim. Bu meslek dedemizden babamıza; babamızdan bize geçti. İzmir Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştım. Okulu terk edip yeniden nalbantlığa döndüm. Mesleğimi seviyorum. Artık bu işi yapan çok kişi kalmadı. Yetişen yok. Nalbantlık okulu açıldı ama okumak başka, işin içinde yetişmek başka. Ben bu nalı atın ayağına çakarım ama onlar çakamaz. Onların işi bu kadar zahmetli değil. Hafif düzeltiyorlar, çakıp bırakıyorlar. Bu yollarda at iki yürüse hemen atar” diye konuştu.
BU DUMAN TÜTSÜN
Dikkat ettikten sonra tehlike oranının azaldığını ifade eden Nalcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Canlıyla uğraşıyoruz. Her an için tekme, ısırma her şey olabilir. Tehlikesi çok ama dikkat ettikten sonra bir şey olmaz. Ustasına bağlı. Ben kendi mesleğimi yürütüyorum. Bu duman tütsün istiyorum. Ömrüm yeterse 50 sene daha bu işi yaparım.”
AT RESİMLERİ ÇİZİYOR
Hukuku bıraktığına hiç pişman olmadığını, okusa bile aynı mesleği yapacağını dile getiren Nalcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir yandan da yarış atlarının resimlerini çiziyorum. Merakımdan çizerim. Hayvanların hepsini severim ama at başka. At sevgisi okulu bıraktırdı, iş sevgisi okulu bıraktırdı. At geldiği zaman ayak ne isterse ben onu yaparım. Sahibini bilmem. Sahibi ne derse desin, atın ayağı ne istiyorsa onun hakkını veririm.”