Konuyla ilgili Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyen Oda Başkanı Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç, “Denizli’de sağlık kuruluşlarının depreme dayanıklılık testlerinin yapılması ve kamuoyuna açıklanması gerekir. Bunun yanında ilaç ve medikal malzemeye olası afet durumunda ulaşılması anlamında ecza ve malzeme depolarının şehir merkezinden alınıp şehrin dışında daha güvenilir ve daha ulaşılabilir yerlere taşınması gerekir” dedi.
11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerin yaralarını sarmak için uğraşını sürdüren ülkemizde deprem kuşağında bulunan diğer iller de olası depremler için teyakkuza geçti. Deprem öncesi ve sonrası için neler yapılabileceği hususunda çalışma yapan şehirlerin başında gelen Denizli’de ise Tabip Odası bir süredir devam ettirdiği çalışmayı bugün itibari ile tamamladı ve hazırladığı raporu resmi kurumlara sundu.
Raporun içeriğini kamuoyuyla paylaşmak adına Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın toplantısı düzenleyen Tabip Odası Başknaı Fazıl Necdet Ardıç, “Tabip Odası olarak depremi yaşayan meslektaşlarımız, deprem bölgesine yardıma gidenler görüşlerini de alarak hazırlık için neler yapılması gerektiği ile ilgili olarak bazı önlemler hazırladık. Meslek odalarının çalışmaları devam ediyor ancak sağlıkla ilgili olanlar biraz acil konumda. Biliyorsunuz seçim gündemi de var. Seçim gündemi depremde yaşanan problemlerin önüne geçti. O bölgede yaşayan insanlar depremin acısını hala çekiyorlar ve çekmeye de devam edecekler. Bizler neler yapılması gerektiği ile ilgili resmi kurumlarla bugün itibariyle temaslarımıza başladık” dedi.
“HASTANELERİMİZİN YIKILMAYACAĞINDAN EMİL OLMAMIZ LAZIM”
Hastanelerin olası afette mutlak şekilde ayakta kalmasının büyük önem arz ettiğini ifade eden Ardıç, “Bugüne kadar üzerinde çalıştığımız, neler yapılabileceği hususunda hazırlanan çalışmalarımızın içeriğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Denizli’de bir afet yaşanması durumunda yapılması gerekenleri düşünerek çalışmamıza başladık. Birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarının depreme dayanıklılık testlerinin bir an evel yapılıp kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Yani hastanelerimizin depremde yıkılmayacağından emin olmamız gerekiyor. Ecza depolarının merkezden kaldırılarak sağlam zeminli bölgelere taşınması gerekiyor. Biliyorsunuz Denizli’de tüm ecza ve malzeme depoları şehrin bina anlamında en dayanıksız bölgesinde yani şehir merkezinde. Deprem bölgesinde de bütün eczane ve malzeme depoları yıkıldığı için gereken ilaç ve malzemelere ulaşılamadı. Bunlar şehir dışına kaydırılırsa olası bir afette ulaşımı daha kolay hale getirecektir” ifadelerini kullandı.
“TOPLANMA ALANLARI YAŞAMA UYGUN HALE ŞİMDİDEN GETİRİLMELİ”
Toplanma alanları konusunun da raporlarında yer aldığını belirten Ardıç, “Sağlığın oralara da taşınması gerekiyor açıkçası. Toplanma alanları sağlık anlamında hizmet verecek hale getirilmesi fazlasıyla önemli. Yine bu alanlarda enerji gereksinimi için yeterli sayıda jeneratörün kurulması gerekiyor ve bunların belirli sürelerde periyodik kontrollerinin yapılması gerekiyor. Bunun sağlanması halinde afetzedeler, ısınma, yemek gibi ihtiyaçlarını karşılayabilecek duruma gelebileceklerdir” dedi.
“SAĞLIK PERSONELİ ŞEHRİN DAHA AZ RİSKLİ BÖLGESİNDE İKAMET ETTİRİLMELİ”
Deprem sonrasında mevcut hastane kapasitesinin yetersiz kalacağına da değinen Ardıç, “Ciddi sayıda hasta olacaktır. Kapasite artırımı için ek sahra hastanelerine ihtiyacımız var. Bunun da en iyi yolu ana hastanenin yanına yedek sahra hastanesi kurmaktır. Eğer şimdiden bunlar yapılabilirse deprem anında sağlık anlamında büyük kolaylık sağlanabilecektir. Her hastanenin bir uydu telefonu almasının mecbur kılınması gerekiyor. Deprem sırasında haberleşme çok büyük bir problem haline geldi. Uydu telefonları çok yaygın olmayan pahalı bir çözüm ancak olması gereken bir çözüm. Sağlık personeli şehrin daha az riskli bölgelerinde ikamet ettirilmeli. Bu anlamda bu personel düşük faizli kredilerle teşvik edilebilir diye düşünüyoruz açıkçası. Herhangi bir afet anında görevli gelecek olan destek personelin şimdiden belirlenmesi, görev tanımlarının yapılması gerekir. Dışarıdan gelecek sağlık gelecek sağlık personeli için konteynırların hazır hale getirilmesi gerekir. Gelen destek personellerinin bu konteynırlarda kalması sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“SAĞLIK MALZEMELERİ İHTİYAÇ OLAN BÖLGEYE GİDEBİLMELİ”
Deprem bölgesine gönderilen yardım malzemelerinin depolanması ve sınıflandırılması konusunun da en çok önem taşıyan hususlardan biri olduğuna dikkat çeken Ardıç, “Deprem bölgesine birçok yardım gönderildi ancak kimse ne nerede bilemedi. Biz Tabip Odası olarak bu konuyu biraz aştık. Çünkü deprem bölgesine gönüllü hizmet için giden arkadaşlarımız vardı. İhtiyaç duyulan malzemeleri bize bildiriyorlardı. Bizler de yardımlarla birlikte gerek Sağlık Müdürlüğü gerek Merkezefendi Belediyesi aracılığı ile birlikte direkt olarak ihtiyaç olan bölgeye gönderiyorduk. Sağlık malzemeleri ihtiyaç olan bölgeye gitmeli. Gitmediği takdirde o bölgedeki malzemeyi o bölgeden diğer bölgeye taşımak oranın şartları göz önünde bulundurulduğunda çok da mümkün olmuyor.
Travma dönemi sonrası aile hekimliği merkezleri de bir an evel aktif hale getirilmeli. Gereken yerler için gezici ekipler de kurulmalı. Kronik hastalar için ilaç temini ve düzenlemesi gerekiyor. Bu anlamda aile hekimliği merkezlerine ihtiyacımız var. Merkezi hastaneler işin bu tarafı düşünüldüğünde konuyla başa çıkamaz. Hem deprem yaralıları hem de idame hastaları ile uğraşmak öyle bir durumda çok zor bir hale gelecektir. Aile hekimli merkezleri mutlaka aktif hale gelmeli, eğer bu yapılamıyorsa mahalleler için gezici sağlık ekipleri kurulabilir, sağlık hizmeti sağlanabilir” diyerek sözlerini noktaladı.
