Üniversite bünyesinde yürütülen araştırmalar kapsamında, Anadolu coğrafyasının farklı noktalarında gerçekleştirilen 38 ayrı kazıdan toplanan 6 binden fazla insan iskeleti arşivi titizlikle inceleniyor. Bu çalışmalar sırasında geçmiş zamanlara ait ilginç detaylar gün yüzüne çıkıyor. Antropologlar, eski dönemlerde yaşanan cinayetlerden kanser vakalarına kadar çeşitli tıbbi ve sosyal bulguları ortaya çıkarıyorlar.
Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, üniversitenin Fiziki Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı olarak yaptığı açıklamada, "2013 yılında başlayan çalışmalarımızla Türkiye'nin dört bir yanındaki antik kentlerde araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Laboratuvarlarımızda incelenen iskeletler, bize geçmişin izlerini taşıyor. Şu anda elimizde bulunan 6 binden fazla iskelet koleksiyonu, Türkiye'nin en kapsamlı arşivlerinden birini oluşturuyor" dedi.
Aytek ayrıca, "Yaptığımız araştırmalar sırasında geçmişte yaşamış insanların yaşam koşulları, meslekleri ve sağlık durumları hakkında önemli bilgiler elde ediyoruz. Geçen yıl Muğla'da bir kanser türü tespit ettik ve bu bulguları uluslararası alanda yayınladık. Ayrıca Stratonikeia Antik Kenti'nde cinayete kurban gitmiş bir bireye ait bulgular da önemli keşiflerimiz arasında yer alıyor" diye ekledi.
Keşfedilen fosiller arasında öne çıkanlar arasında, Anadolu'nun geçmişine ışık tutacak nitelikte olanlar da bulunuyor. Doç. Dr. Aytek, "Denizli'deki Kayaca Fosil Lokalitesi'nde yaptığımız çalışmalarda, yaklaşık 7 ila 9 milyon yıl öncesine ait birçok hayvan fosili bulduk. En dikkat çekici olanı ise Beyağaç'ta keşfettiğimiz fil dişi fosili. Bu fosil, Türkiye'de bulunan bir fil türüne ait ilk örneği temsil ediyor" şeklinde konuştu.
Üniversitenin Laboratuvarı Fiziki Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alper Yener Yavuz ise yaptığı açıklamada, "Öğrencilerimiz bu arşiv sayesinde, teorik bilgileri uygulamalı olarak öğrenme fırsatı buluyorlar. İnsan ve hayvan iskeletlerinin incelenmesi, öğrencilerimize görsel ve dokunsal öğrenme deneyimi sunuyor" dedi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Antropoloji Bölümü, yürüttüğü bu çalışmalarla Türkiye'nin tarihine ve biyolojik çeşitliliğine dair önemli katkılar sunmaya devam ediyor. Gelecek kazılar ve araştırmalar, ülkemizin kültürel mirasını ve bilimsel bilgi birikimini zenginleştirmeye devam edecek gibi görünüyor.
