İnternet ve akıllı telefon bağımlılığının “iHastalık”lara
davetiye çıkardığını belirten uzmanlar, bu konuda önlem alınması gerektiğini
söylüyor.
Gelişen
teknolojiyle birlikte hayatımıza giren akıllı telefonlar birçok konuda büyük
kolaylıklar sağlıyor. Yaşanan tüm gelişmelere karşın akıllı telefonlar birtakım
hastalıkları beraberinde getiriyor. “iHastalık” olarak adlandırılan internet ve
akıllı telefon bağımlılığının birçok soruna davetiye çıkardığını belirten
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmet
Kırpınar, bu konuda önlemler alınması gerektiğine dikkat çekti. Son yıllarda
artan dijitalleşmenin insanları teknoloji mahkûmu yaptığını söyleyen Prof. Dr.
İsmet Kırpınar, insanların bu soruna kendi elleriyle teslim olduğunu ifade
etti. Kırpınar, “ Son 10 yıl içinde, teknolojinin yanlış veya aşırı miktarda
fazla kullanılmasından kaynaklanan patolojik durumların sayısında ve
çeşitliliğinde çok büyük artışlar olduğuna tanıklık ediyoruz. Bu durumlar,
artık ‘teknopatoloji’ olarak biliniyor ve kabul ediliyor” dedi.
“İNTERNET BAĞIMLILARI TEDAVİ ARAYIŞINDA BULUNMUYOR”
İnternet bağımlılığının sosyal hayata olan etkilerinden söz eden Kırpınar,
“Modern hayatın olmazsa olmazı olarak kabul edilen internet, eksikliğinin hayal
bile edilememesinden dolayı ilk başlarda sorun olarak algılanmasa da, bugün
artık bir bağımlılık aracı olarak kabul ediliyor. Önceleri, sadece çocuk ve
ergenlerin online oyun merakı yüzünden derslerinden geri kalmalarından endişe
edilirken günümüzde artık erişkinlerin de hemen her şeyi internet için
ötelediklerine şahit olunuyor. Birçok internet bağımlısı, yaşam alanlarının
bozulmasına ve ailelerinin çabalarına rağmen tedavi arayışı içinde olmazlar,
sorunlarıyla ilgili farkındalıkları azdır. Ancak binlerce kişi veya yakınları
bu sorunun farkında ve hatta internet bağımlıları için tedavi klinikleri
açılıyor” dedi.
“3 ANA SORUNA DİKKAT”
İnternetin oluşturduğu sorunlarda 3 temel noktaya dikkat çektiklerini söyleyen
Kırpınar, bunların ulaşılabilirlik, karşılanabilirlik ve anonimlik olduğunu belirtti.
Kırpınar sosyal ağların oluşturduğu tehlikeye de dikkat çekerek, “Günümüzde,
televizyon veya internet bağımlılığı birinci sıradaki yerini Facebook
bağımlılığına bırakmış durumda. Kullanıcılarının en az yüzde 40’ının 25
yaşından küçük olduğu ve psikiyatrik bozuklukların çoğunun da bu yaşlarda
başladığı düşünüldüğünde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
“AKILLI TELEFONLAR HASTALIKLARI ARTIYOR”
Sosyal medya ve akıllı telefonların hayatımıza yeni hastalıklar kazandırdığını
söyleyen Prof. Dr. Kırpınar, “Narsisizm, nevrotiklik gibi kişilik özellikleri
ile ilgili yayınlara daha şimdiden rastlamaya başladık. Birçok uzman
Facebook’un dürtüklediği yeni bir hastalık grubu olarak “iHastalık” terimini
kullanmaya başladı. Mobil telefonların kullanımının artması ve telefon
aracılığıyla sosyal medyaya ulaşımın kolaylaşması ile birlikte yeni patolojiler
de görülmeye başlandı. Hayalet titreşim (Fantom vibrasyon) bu patolojilerin en
yeni tanımlananlarından biri. Günümüzde birçok kullanıcı ceplerindeki telefonunun
çalmadığı hâlde titrediğini hissettiklerini söylüyor. Amerikan Tufts
Üniversitesinden Michael B Rothberg’in yaptığı bir araştırmaya göre cep
telefonu kullanan insanların yüzde 68'i şimdiye kadar bu hissi en az bir kez
yaşamış” dedi.
“HAYALET ARAMA GÜNÜMÜZ HASTALIKLARINDAN”
Kırpınar, yaşanan diğer sorunlara da dikkat çekerek, “Hayalet çınlama (fantom
ringing), hayalet arama ya da titreşim anksiyetesi (vibranxiety) olarak
isimlendirilen hastalıkları yaşayan insanların yüzde 87'si haftada bir, yüzde
13'ü ise günde en az bir kere benzer bir durumla karşılaşmakta. Sürekli olarak
bu cihazlardan bir hareket beklentisi içinde olduğumuz için, pantolonumuzdaki
bir sürtünme ya da bir sandalyenin yakınımızda sürüklenerek çekilmesi gibi
sesleri ya da titreşimleri anında cep telefonumuzun titreşmesi olarak
yorumladığımızı veya titreşimlerin aslında hayalet değil, gayet elektriksel bir
olay olduğunu söyleyen uzmanlar olsa da bu açıklamalar sorunun önemini
azaltmıyor. Hayalet telefon sendromu dışında telefonu kaybetme ya da pilin
bitme endişesi de Nomofobi isimli hastalık olarak tanımlanıyor” dedi.
Elinden akıllı telefonları düşürmeyen ve ayda binlerce SMS gönderen ergenlik çağındaki gençlerde görülen Tekstonik veya SMS bağımlılığına da dikkat çeken Kırpınar, “Bu gibi durumlarda sürekli ekrana bakmak göz kuruluğu sendromuna yol açıyor. Önlem alınmadığı takdirde göz kuruluğu sürekli yaşanan bir soruna dönüşüyor” şeklinde konuştu.