banner249

ŞABANOĞLU ŞABAN!

Halkın terapistinin öleli on beş yıl oldu. Temmuz 2000’ de Trabzon uçağında “SON” demişti hayatı. Son sahne dramatikti.

ŞABANOĞLU ŞABAN!
banner240
Uçuş fobisi olan 56 yaşında ki Şaban , oğluyla birlikte oturup uçağın kalkışa geçmesini beklerken bir kalp krizi geçiriyor ve “eşoleşek” deyip okşar gibi yumuşak bir tokat attıktan sonra “ Ah canım benim” deyip iki yanağından öperek veda ediyordu hayata. Ama ölümsüz karakteri “Şaban” filmleri beş yüzüncü , beş yüz ellinci tekrarlarında bile reyting rekorları kırmaya devam etmekte.

Bunun sebebi Şaban’ ın bir Şabanlar ülkesinde doğmuş, yaşamış olması mı sadece ? Yoksa işin içinde başka işler mi var ? Hep merak etmişimdir. Adamın filmleri – hepsi de değil , üç beş tanesi- özel televizyonların piyasaya çıktığı 1990 senesinden beri neredeyse her gece oynuyor. Üstelik bazen aynı anda , birden fazla kanalda ! Yani Şaban filmleri birbirleriyle rekabet ediyor. Buna göre , ülkemizde bir Hababam Sınıfı’ nı ya da bir Köyden İndim Şehre’ yi , bir Tosun Paşa’ yı , bir Salako’yu izlememiş bir izleyicinin olması matematiksel olarak mümkün mü ? Tabii ki mümkün değil. Çünkü hesap ortada.

Bu filmlerin her biri televizyonlarda ortalama beş yüz defa yayınlanmış olmalı. Demek ki son derece aklı başında adamlar bile bu filmleri defalarca izliyor ve her seferinde de bundan tat alıyor ki tekrar tekrar izliyor. Pekiyi bunun sırrı nedir ? Bu sorunun cevabını , kendi filmleri üzerine doktora tezi yazan Kemal Sunal veriyor ve “Bunun sırrı , aslında bu filmlerin toplumsal bir terapi etkisine sahip olmalarıdır.” diyordu. Kemal Sunal’ ın filmografisini düşünürken yüz milyonlarca içten kahkahayı duyar gibi oluyorum. 

Gerçekten de , ağlamaya alışkın olan bu milleti güldürmeyi başardı o. Ve hala güldürebiliyor. Belki bir elli yıl daha bu filmler döne döne gösterilmeye devam edecek. İki bin otuzlarda , kırklarda doğan çocuklar da dokuz yüz yetmişlerin Şaban filmleriyle büyüyecekler. Şimdi yaşayan bizler , hepimiz yeryüzünden silinip gittikten sonra da Şaban yaşamaya, gülmeye ve güldürmeye devam edecek. 

Kemal Sunal ilk filmi , 1972 yapımı “Tatlı Dillim” den son filmi , 1999 yapımı “Propaganda” ya kadar seksenin üzerinde sinema filminde rol aldı. Her kesin sevdiği , herkesin üzerinde birleştiği bir sanatçıydı. Sertap’ ın kardeşi reklamcı Serdar Erener’e göre o Türkiye’nin en büyük ortak paydasıydı. 

O’ nu yediden yetmişe herkesin sevgilisi , ülkenin ortak paydası yapan neydi ? Şaban nasıl bir kişilikti? Saf , biraz salak , daima iyi niyetli, çocuksu , arkadaşlarının yaptığı şakalara kırılmayan, gücenmeyen , sevimli ve aslında çok sevilen bir insandı o. Çözülen köy ekonomisinde barınamayıp şehre gelmiş , saflıkla köylü kurnazlığını birleştirmiş ,iyi niyetiyle tüm salaklığına , beceriksizliğine rağmen kazanmayı bilen, kötülerin kötülüklerini yüzlerine vurduran, çarpıklıkları , üç kağıtları açığa çıkaran saf bir insan. 

“Ekonomik sorunların altında ezilen yığınları güldürebiliyorsam , bundan büyük mutluluk düşünülemez” demişti Kemal Sunal. Şaban’ da halk kendisinden birisini , sıcaklığı , içtenliği , sevgiyi , hoş görüyü ve biraz da çarıklı erkanı harpliliği bulmuştu. Kemal Sunal aynı zamanda Türk Sinemasının en yetenekli oyuncularından birisiydi. Yoksa , bu kadar akıllı bir adamın , bu kadar salak bir karakteri bu kadar başarıyla canlandırabilmesi mümkün olamazdı.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER