Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Aslıhan Dönmez mide ameliyatı
sonrası hastaların psikolojilerinin bozulduğuna değinerek şunları söyledi;
“Mide ameliyatı olan kişilerde ameliyat sonrası bir süre
miktar açısından kısıtlı ve sıvı ağırlıklı gıdalarla beslenmek gerekiyor.
Normal veya aşırı yemeye alışmış ve çoğunlukla katı gıdalarla beslenmiş olan
bir bireyin bu diyet değişimine alışması çok kolay olmuyor. Bir süre aç
kalmaları gerekiyor ve açlığın insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkisini
yaşamaya başlıyorlar”.
Mide ameliyatı olanların psikolojilerinin açlık nedeniyle
bozulduğunu belirten Prof. Dr. Dönmez, “Açlığın insan psikolojisine olumsuz
etkisi İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan Minesota Açlık Deneyi’nde de son
derece açık ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Avrupa’da o dönemde yaşanan
kıtlığın etkisinin nasıl geri çevrilebileceğini araştıran bu deneyde
katılımcılara bir süre normal beslenme düzeyi uygulanmış, daha sonra ise günlük
kalori miktarlarının neredeyse yarı yarıya azaltıldığı bir açlık dönemine
sokulmuşlardır. Bu açlığın katılımcılar üzerindeki psikolojik etkisine
bakılmıştır. Bir süre sonra hemen hemen tüm katılımcıların daha sinirli,
gergin, depresif ve kaygılı hale geldiği, yemekle ilgili takıntılı
düşüncelerinin ortaya çıktığı gözlenmiştir.” diye konuştu.
Açlık gerginlik yaratıyor
Açlığın kişiyi gerginleştirdiğini belirten Prof. Dr.
Dönmez, “Açlık hem biyolojik hem de psikolojik mekanizmalar nedeniyle kişiyi
daha gergin hale getirebilir. Biyolojik olarak kan şekerinin düşmesinin beyine
doğrudan etkisi ve kan şekerinin düşmesine tepkisel olarak salınan bazı
hormonların beyine dolaylı etkisi nedeniyle gerginlik artabilir. Fakat daha
önemli olan psikolojik mekanizmalardır. Açlık, kişide bir engellenmişlik
duygusu yaratır. Yemenin sağlayacağı doyum ve haz gecikmiştir. Engellenmişlik
duygusu yaratan ve haz almayı geciktiren her türlü uyaran kişide gerginliğe
neden olabilir” dedi.
Yemek yeme şeklimiz psikolojimiz ile ilişkili
Yemek yeme ve insan psikolojisi arasında karşılıklı bir
etkileşim olduğunu da belirten Prof.Dr. Dönmez, şunları söyledi:
“İkisi de birbirini olumlu veya olumsuz şekilde
etkileyebilir. Güzel bir yemek yemiş olmak kişiyi mutlu edebilir. Aşırı yemek
ise kişide suçluluk duygusu yaratabilir. Bazı kişilerin psikolojisi
bozulmuşken, örneğin depresyondayken iştahları kapanır, bazılarının ise artar.
Dolayısıyla yemek yeme ile insan psikolojisi arasında karşılıklı ve çok yönlü
bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz.
Şeker değil, serotonin mutlu ediyor
Şekerden çok, serotonin içeren besinlerin mutlu ettiğini
söylemek mümkün. Fakat bu tabi ki kalıcı ve uzun süreli bir mutluluk değil.
Serotonin beyinde sinir hücrelerinin birbirleri ile iletişim kurmakta en çok
kullandıkları maddelerden biri. Günümüzde kullanılan birçok antidepresan ilaç
serotonin üzerinden depresyonu iyileştiriyor.”
Masa başında çalışmak kilo aldırabilir
Masa başında çalışmanın az hareket etmenin yanı sıra çok
atıştırmak nedeniyle kilo aldırabileceğini belirten Prof. Dr. Dönmez, “Masa
başında çalışmak, aslında çoğunlukla rutin ve heyecandan yoksun bir işte
çalışmayı çağrıştırıyor. Böyle bir işin yarattığı can sıkıntısı kişinin abur
cubur ihtiyacını arttırıyor olabilir. Çünkü bazı kişiler yemeği veya abur
cuburu günlük rutinden bir kaçış, can sıkıntısını giderici bir araç olarak
görebilirler” dedi.