Sevgili Dostlar; Günlerimizi nasıl yaşarsak, ömrümüzü de öyle yaşarız. Yarına, hatta bir dakika sonrasını , hiç ölmeyecekmişiz gibi düşünürüz. Maalesef önümüzde uzanan onca günün içinde kolayca bugünün, geçirdiğimiz günün çok önemli olmadığı sıradan bir gün olduğu düşüncesinin tuzağına düşeriz. Ancak güzel bir ömür üst üste konulmuş bir mısır piramidi gibi, iyi yaşanmış birçok güzel günden ibarettir. Her günün önemi vardır. Klasik bir deyimle geçmiş geride kalmıştır, gelecekse bir hayaldir. Gerçekten tek sahip olduğumuz gün sadece bugündür, bu andır.
Geçenlerde okuduğum kitapta yaşamımız kostüm provası değildir yazıyordu. Kaçırdığımız fırsatlar ya hiç yakalanmaz veya çok ender görülür yakalandığı. Yaşam yolunda ilerlerken etrafımızdaki güzelliklerden faydalanmalıyız, çünkü o anı sadece bir kere yaşayacağız, tekrarı yok. Ölüm, çok yaşlıların olduğu kadar gençlerinde hemen gözlerinin önünde durmalıdır. Bu nedenle her gün, yaşamımızı tamamladığımız, son günmüş gibi yaşamalıyız.
İyi bir yaşam yaratmak için, başkalarının yaşam anlayışlarını uygulamak yerine, daha bilinçli, daha istekli, daha mutlu, daha düşünceli kendimize özgün bir hayat sürerek kendi yaşantımızı yaşamalıyız. Çoğumuz, ben dâhil, yaşamı olduğu şekliyle değil, bizim içinde bulunduğumuz şekilde görürüz. Bu görüşte nedense çoğunlukla mutsuz umutsuz ve yakınmalarla doludur. Öncelikle bu karamsarlıktan mutsuzluktan umutsuzluktan kurtulmalıyız. Biz elimizden geleni yapalım sonucu yaşam, evren, kader belirleyecektir. Bundan dolayı da hiçbir zaman kendimizi suçlamayalım. Hissettiklerimizden dolayı içinde bulunduğumuz durumu suçlamak kendimize mazeretler yaratmaktan başka bir şey değildir.
Dostlarım; sonuçta her fani gibi varacağımız yer yaşamın sonudur. Maalesef sonun ne zaman geleceği de belli değildir, ama kesindir. Onun için bize borç olarak verilmiş ömrümüzü mutlulukla huzurla geçirmemiz bizim elimizdedir. Her günün kıymetini, değerini bilerek yaşayalım. Tolstoy’un deyimi ile ‘’İnsan; dün, bugün ve yarının kavgasını ayırmaya çalışırken hayatını kaybeden zavallı bir yolcudur.’’