Ülkemizi bir vücut olarak tahayyül edersek eğer, yeni nesil ve gençler o vücudu diri tutan taptaze kanıdır. Çünkü ne gençliğin aşkıyla başa çıkılır ne de gençliği inandığı yoldan çevirebilirsiniz. Büyüklerin tecrübeleri ile gençliğin enerjisi birleştiğinde sarsılmaz bir iradenin meydana çıktığını göreceksiniz.
Örneğin, Batının kirli ittifakları ve entrikalarla dolu siyasi edepsizliği bize öğretiyor ki, değişip şekillenmesi gereken ve adalet ile imar edilmesi iktiza olan bir Dünya barışı var. Bu barışı feraset ve ilmiyle büyükler, metanet ve dirayetle ayakta tutacak olan gençlerdir. Fazlasıyla zaman kaybetmiş ve geriden gelen Ülkemiz, gelişmiş Ülkelerin aksine Dünyaya hızlı bir şekilde ayak uydurarak aradaki boşluğu son 15 yılda anca kapatabilmiştir. Ülkesine aşkla hizmet etmeyi hayal eden gençlerin artık korkusuzca uzmanlık alanlarında bilgi ve deneyimleriyle, ülkesini kalkındırmaya ve Milletine hizmet etmeye aday olmalıdırlar.
AK Parti Döneminden öncesi Ülkemizin halini uzun uzun yazıp hırsızlıkları, yolsuzlukları, dilenci gibi boynu bükük IMF kapılarında bekleyen başbakanları ve halkın haklı isyanını anlatmak isterim. Zira birebir şahitlik yaptığım ve gördüğüm o dönemler hatırıma geldikçe Recep TAYYİP ERDOĞAN'IN bu ülkeye Allah'ın bir ihsanı bir lütfu olduğunu idrak ediyorum.
son zamanlarda yaşanan olaylara baktığımızda, korkunç derecede psikopata bağlamış bir ruh haliyle ülkemize saldırıların olduğunu fark edeceksiniz.
Türkiye'de ve Dünyanın çeşitli ülkelerinde çeşitli faaliyetlerde bulunan vakıf, dernek, siyasi ve finans kuruluşlar ile birlikte basın ve yayın aracılığıyla algı operasyonlarını kusursuz biçimde empoze eden derin bir Amerika var.
Derin Amerika'nın yapısı ve Pentagon'da örgütlendiği oluşum ile Amerika'nın seçilmiş resmi yönetimi arasında şiddetli bir güç savaşının olduğunu anlamak hiç te zor değil. İki gün önce ''Ortadoğu'ya hiç girmemeliydik'' itirafını yapan Amerika Başkanı da anladı ki bu topraklarda söz sahibi olmak da hüküm sahibi olmak da kolay değil. Girmiş olduğu yoldan pişmanlıkla çıkamayacağını biliyorlar. Bu ruh hali bize gösteriyor ki, gerçekten çıkmak istiyorlar ama Bataklıkta gezip de üzerine çamur bulaşmayan olmadığı için isteseler de henüz çıkamıyorlar.
Çıkmaları için biraz zamana ihtiyaç var ve Türkiye'nin tutumundaki kararlılığı, dış politikada gösterdiği yerinde ve sert Üslubunu, daha bariz ve yapıcı bir yolla çizmesi gereken dış ticaretin farklı ve çoklu alternatifler boyutuna geçirilmesiyle yol alacaktır.
Bu güç çatışmasını kimin kazanıp kazanmayacağını bilmiyorum ama bildiğim bir şey var! O da şudur, Bizim ne batıda ne de batının herhangi bir yerinde gelecek dostluk eline ihtiyacımız yok. Onlara hiç bir zaman güvenemeyiz.
Onlar bizim kültür ve etik anlayışımıza karşı oldukları gibi Dünya düzenindeki adalet anlayışımıza da son derece muhalifler. Bundan dolayıdır ki, tarihi ve kültürel zenginliklerimizi bizlere unutturmak için çeşitli yolları denediler. Bir kısmında başarılı olsalar bile inanç konusunda, haysiyet ve teslimiyet hususunda fikirlerimizi beynimizden sökemedikleri gibi vatan sevdasını da kalbimizden sökemediler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gençlere verdiği tavsiyeleri dinledikten sonra anladım ki bilinçli bir gençliğin ve ferasetli bir neslin yetiştirilmesinden başka çaresi olmayan bir dönemdeyiz.
AK Parti teşkilatlarındaki ve yerel yönetimlerdeki değişim, tavandan tabana herkes tarafından olumlu karşılanıyor. O yüzden Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.
MHP'nin Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ, Ülkemize yapılan top yekun saldırılar karşısında milli bir duruş gösterme asaletini gösterdiği için gelecekte tıpkı kurucu lideri Rahmetli Türkeş gibi hayır dualarıyla yad edilecektir.
Çok büyük oyunlar oynandığının farkındayız.
Algı operasyonları, terör saldırıları, ambargo tehditleri ile bastırmaya çalıştıklarının farkındayız. İşte tam olarak bu yüzden gençlerin de sorumluluk alması elzem olduğu bir dönemdeyiz. çok dikkatli ve cesur olmalıyız ki bize diz çöktürmeyi hayal edenlerin hayallerini kursağında bırakalım.
Türkiye'ye diz çöktürmek isteyen herkes eninde sonunda kaybedecektir.
Çünkü bu aziz milletin genetiğinde teslim olma anlayışı yoktur.
çekildiğinde kılıçlar harp meydanında, ya ölümdür ya istiklal.