RENKLER VE ZEVKLER‘İN GEREKLİLİĞİ

Tartışılmasından pek hoşlanmadığımız şeylerin başında renkler ve zevkler gelir. Futbol örneğini ele alacak olursak, izleyici açısından adrenalin yüklü bir deneyim. Özellikle “bağımlı” ları için fanatizm dediğimiz, neredeyse yaşam amacına varan bir seviyeye ulaşabilen bir deneyim. Siyaset aynı futbol gibi. Burada sergilediğimiz refleksler aslında birbirinden çok farklı değil. Fanatizm burada da var. Adeta bu olguları dünyanın merkezine yerleştiriyoruz. Peki amaçlarımızın odağı nerede olmalı. Hangisini merkeze almamız daha doğru, etik ve faydalı olacaktır ? Kuşkusuz bir sorgulamada kişisel çıkarlardan ziyade, topluma faydalı faaliyetlerin daha doğru olacağı kanısı ağır basacaktır. Bunun ölçüsü ne olmalı ? Kişisel zevkler ve egomuza ne kadar zaman ayırmalıyız ? Bana göre her ikisi arasında bir denge kurmalıyız. Yani 1 birim cebimize koyuyorsak, 1 birim de diğerinin cebine koymayı ihmal etmemeliyiz. Diğerinin cebine koyacağımızı tartarken adil olmamız ve kamu vicdanını gözeterek bu eylemde bulunmamız lazım. Yaşam sadece kendimiz ve ailemizden ibaret değil.  Günlük enerjimizi harcarken ben merkezli hareket ederek israfa girmeyelim. Toplum içinde hareket ederken, topluma uyumlu ve faydalı olmaya çalışmak aynı zamanda bir vatandaşlık görevi. Bu düsturla hareket edersek, ülkemiz ve dünya daha yaşanabilir, geleceğimiz daha aydınlık olacaktır. Üzerimize düşen vazifenin farkında olmalıyız.

Sevgilerimle,

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.