KUDÜS İSLAMİYETİN UYANIŞI OLACAK

Anladım ve gördüm ki, bazı Müslümanlar bile Kudüs'ün tam manasıyla ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Vallahi Billahi Tallahi eğer Müslümanlar Kudüs'ün gerçek anlamını bilselerdi, onun özgürlüğü için kanlarını canlarını evlatlarını feda ederlerdi.

Çünkü Mescid-i Aksa miracın ilk adımı, Allah'a giden yolun başlangıcıdır. Kudüs'ten vazgeçmek Allah'tan ayrılmaktır.  

Yüce Allah İsra suresinin ilk ayetinde aynen şöyle buyuruyor; Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah, Sübhan’dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir. Yüce Allah kitabı kebirinde Mescid-i Aksanın etrafını mübarek kıldığını bizlere böyle öğütlüyor.

Daha sonra yüce bir ayet daha hatırıma geliyor..! 

Nasr Suresinin 1-2-3 ayetlerinde Aziz olan Allah şöyle buyuruyor; “Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.”  Ben tefsirci değilim, bir din adamı ya da ilahiyatçı da değilim, kaldı ki bunları bilmek için ilahiyatçı yada din adamı olmaya zaten gerek yok. Müslüman olan herkesin bilmesi gereken değerler bunlar ve Elhamdülillah ben bir Müslümanım. Dinimi ve kutsal olan her şeyi öğreten bir aile yapısından geliyorum bu yüzden ailemle ve özellikle de babamla gurur duyuyorum. Onun için bu değerleri bilmek, yorumlamak ve uygulamak için din adamı olmaya gerek yok Müslüman olmam yeterlidir. 

Bizim referansımız Kurandır ve Kuranda bir çok ayette fetih ile müjdeleniyoruz bundan dolayı Kudüs ile ilgili hiç kimse her hangi bir karar alamaz diyoruz. 

Ne ABD ne İsrail nede her hangi bir ülke Kudüs'ün statüsü ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar alma yetkisine sahip değildir. Kudüs Müslümanların namusudur.

Trump'ın belki namus anlayışı yok ama Müslümanların namus anlayışı ve o anlayışa sahip çıkmak gibi bir zorunluluğu vardır.

Dünya'da hiç bir Ülkenin sesi Türkiye kadar etkili çıkmıyor. 

Düşünsenize 15 yıl önceki Türkiye olsaydı, Allah korusun acaba bu konuda nasıl bir politika izlerdi? Bana sorarsanız ABD'den sonra büyük elçiliğini taşıyan ikinci ülke biz olurduk çünkü tarihteki sicilimiz bu konuda çok bozuk. Öyle ya 1949 da İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke biz değil miyiz ?

Sağır ismetin ve onun evlatlarının yönettiği bir Türkiye'de alınacak kararlar ancak Siyonistlerin amacına hizmet eder. Türkiye'nin çıkarları onların en son düşüneceği şeylerdir. Kraliçe onlara ne buyurduysa aynen yerine getirmekle ilgileniyorlar, şu anda yaptıkları gibi.

Çok şükür Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Baş komutanı ve Cumhurun Reisi Recep Tayyip ERDOĞAN'dır. Şahsi çıkarlar peşinde olmadığına inandığım, ümmetin umudu ve Allah'ın bu millete bir lütfu olduğunu düşündüğüm Erdoğan, Dünya Müslümanlarının ve mazlumlarının da duygularına adeta tercüman olmuştur.

Erdoğan'ın skandal kararla ilgili ilk cümlesi ''sayın Trump Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir'' olmuştur. Bu ferasete sahip bir liderin yönettiği Türkiye'den zayıf ve cılız bir tepki geleceğini kimse beklemesin. Körfez ülkelerinin bazıları formaliteden kınama mesajları yayımladı, kendi halklarını uyutmak için ve bundan fazlasını yapamayacaklarını bildikleri için sadece böylesi zayıf bir tepki verdiler.

Halbuki tarihlerine baksalar aslında ABD'nin o kadarda korkulacak bir ülke olmadığını anlarlardı. Amerika'nın bir zamanlar Osmanlı'ya vergi ödediğini bilselerdi bugün ondan korkmaz ve namusuna saldırmasına izin vermezlerdi.

Halen geç kalmış değiller.

Erdoğan ve Türkiye'nin etrafında tek vücut olup güçlü bir ses ile Dünyayı sağır edebilirler. Biz Türkiye olarak bugüne kadar her türlü saldırıya uğradık ve bu saldırılardan Allah'ın yardımıyla daha güçlü bir şekilde çıktık. 

Aslında bu şer olarak gördüğümüz şey belki de bir hayır kapısının açılacağına işarettir. Amerika bu adımı atmasaydı belki de Müslümanlar uyumaya devam edeceklerdi.

Kudüs ile başlayan bu uyanış, İslamiyet'in yeniden doğuşu olacağına inanıyorum ben, yer yüzüne adaletin tekrar gelmesi, güçlünün haklı olmadığı - haklının güçlü olduğu bir Dünya düzeninin kurulması için öncelikle bütün Müslümanlar kendi içlerindeki çatışmayı bırakıp tek çatı altında toplanmaları gerekiyor. Bu çatının adı İslam İş Birliği Teşkilatıdır. Buradan çıkacak kararlar çok önemli ve hayatidir.

Müslüman ülke liderlerin bu konuda elini taşın altına koyması gerek.

Bunu yapmayan ve izzetine sahip çıkmayan her Müslüman ülke ve Devlet de bu süreçte nasibini alacaktır.

Herkes hakkettiğini mutlaka yaşayacaktır. İslam İş Birliği Teşkilatı dönem başkanı olan Erdoğan, bütün İslam ülkelerini çarşamba günü acil toplantıya çağırdı. Kudüs'ün kaderini belirleyecek olan Allah'tır ancak orada çıkacak ve uygulanacak kararlar da Müslümanların son imtihanı olacak. 

madde madde kararlar alınmalı. Dilim dilim kesilmeli batıya olan sempati duygusu.

Birkaç ülkenin içinde olduğu bir 'Kudüs görev grubu' oluşturulmalı.

İslam İş Birliği Teşkilatı istisnasız tüm üye ülkelerin ortak imzalayacağı bir bildiri yayımlamalı ve oldu bittileri tanımayacaklarını dünya kamuoyuna net bir dille iletilmeli. Bu bildiriyi Tüm İslam ülkeleri adına Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN okumalı.

Teşkilatın, hem varlığının formalite olmadığını hemde kararlılığını dünyaya kanıtlaması açısından, bu tarihi  toplantıda alınması gereken kararların ilki "Doğu Kudüs'ü Filistin Devletinin başkenti olarak tanınması" olmalıdır. 
Vakit kaybetmeden bunu resmi olarak dijital alanda dünyaya hızla duyurmaları gerekir.

ABD ile birlikte Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ülkelerin hepsiyle ticari, ekonomik veya kültürel ilişkilerinin tamamının gözden geçirileceği duyurulmalı ve karşı lobi faaliyetleri başlamalı.

İslam İş Birliği Teşkilatı üyesi ülkelerin istisnasız hepsi ABD'deki büyükelçilerini başkentlerine aynı anda geri çağırmalı. ABD'nin böylesi ukala ve namussuzca bir karar alabilmesinin de bir bedeli olmalı.

Akbaba gibi bekleyen ve verdiği hiç bir sözde durmayan terörist İsrail devletine yönelik sert ortak yaptırım kararları devreye sokulmalı. 

Süreç için doğacak maddi ihtiyaçlar İİT üyesi ülkelerin kuracağı bir ortak fon tarafından  sağlanmalı.

Sözde Barış sürecini yürüten ABD dahil 4 ülkenin üstlendiği misyonun sonuçlandırıp, daha adil bir diplomatik misyon kurularak süreç takip edilmeli. 

Bu süreçte Filistin halkının ve Filistin devletinin eli güçlendirilmeli. Terörist İsrail devletinin şımarıklıkları yüzünden daha fazla Müslüman ölmeden tarihin akışını değiştirerek, Kudüs'e ve Mescid-i Aksaya artık kavuşmalıyız onlara olan hasretimiz sona ermeli. 

eğer bu süreçte Kudüs'ü ve Mescid-i Aksayı yalnız bırakırsak çok kısa bir zaman sonra İstanbul Bizans'ın başkentidir dediklerinde hiçte şaşırmayalım.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.