İSRAİL BİR DEVLET DEĞİL TERÖR ÖRGÜTÜDÜR

İsrail, bir kaç gün önce “Yahudi Ulus Devlet” yasasını onaylayarak, ırkçı ve korkak bir örgüt olduğunu deklere etmiştir. 

israil devleti ile herhangi bir terör örgütünün arasında bir fark görmek pek mümkün değildir.

İsrail, Müslümanları, Arapları veya diğer bütün halkları ve dinleri, Yahudi teolojisine uygun görüp “ikinci sınıf hizmetliler” olarak ilan etti. 

Aslında İsrail’in bugüne kadar yaptığı kıyımlar, bu zihniyetin eseriydi. Kendilerini üstün, kendileri dışındakileri hizmetçi veya uşak olarak  gördükleri için uygulamaları, yaklaşımları ve politikaları hep böyleydi. Sadece 40 yıldır inkar ettikleri gerçeği itiraf etmiş oldular.

Amerika başkanının, Kudüs’ü başkent ilan etmesiyle çatlayan bu gedik, ilerde kör bir çukura dönmesiyle dünyanın ve özellikle coğrafyamızın bütün dengelerini alt üst ederek, yeni istilaların ve yeni savaşların kapıda olduğunun işaretidir. 

Kendilerine yapılan bu aşağılayıcı davranışa, dinlerine ve halklarına yapılan bunca mezalime rağmen, bazı Arap liderlerin İsrail’e yalakalık yapması, bu terör devletini daha fazla cesaretlendirmekten başka birşeye yaramamıştır. İran’ı tehdit olarak görüp, İsrail’in koltuklarının altında huzur bulacağını sanan veya sandığını sanan Arap liderlerinin bu tutumu, olası bir Arap direnişini veya tepkisini daha başlamadan bastırmış ve kırmıştır. 

Osmanlı’yı 1. Dünya savaşında yarı yolda bırakıp, sırtından hançerleyenlerin torunları, tamda atalarına yakışır bir pozisyon almış oldular. 

Ne Araplar Müslümanların lideridir. 

Nede Müslümanlık Arapların tekelindedir.

Türkiye’nin tavrını ve tepkisini bile bile böylesi ırkçı ve faşist bir karar almak için, hem cahil ve zalim, hem de kibirli ve şımarık olmam gerek. 

Bunların fazlası İsrail’de yeterince var.

Artık bu saatten sonra Müslüman dünyası ile israil arasında büyük bir savaş başlamıştır. Bu savaş aynı zamanda büyük değişimi de beraberinde getirecek. Amerika’nın, İsrail’den yana tavır almaya devam etmesi, bölünüp parçalanmasına sebep olacak. Çünkü İsrail, insanlık adına tek bir olumlu hareketi olmadığı gibi bundan önce olduğu gibi bundan sonra da insanlık adına bir kaygısı da olmayacak. Herkesi potansiyel düşman olarak gören İsrailliler, Amerika’da dahil hiç bir dostu kalmayacağı gibi bunca zulmün bedelini, korkak ve paranoyak olarak fazlasıyla ödeyecekler. 

Bütün Dünya ülkeleri, Kendileri haricindeki bütün insanları, köle ve hizmetçi olarak gören bu terör devletinin, sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için,tüm medeniyetler ve dinler için bir tehdit olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda.

Bölgemize hızla yayılan gizli bir fırtına var.

Özellikle ülkemizin aleyhine geliştirilmek istenen bir dalgalanma var. Batının, Avrupa ve Amerika’nın coğrafyamızda ve bölgemizde yaşayan insanlar üzerine yaptığı yatırımları takip edebilirsek, tedbirleri daha somut bir şekilde alabiliriz. Ahlaki değerleri ve insan onurunu hiç sayan bu küresel istila planları, aslında saltanatlarının bittiğine işarettir. Tüm medeniyetlere ve dinlere eşit mesafede yaklaşabilen tek idare, Osmanlı Devlet ahlakıydı. Bundan dolayı insanlığın ihtiyaç duyduğu şey bu adalet anlayışıdır. 

İsrail, bugüne kadar hiç bir tepkiye kulak asmadığı ve önem vermediği için, bundan sonra da her zamankinden daha saldırgan davranarak, Amerika’nın yağmacı ruhu, Almanya’nın nazi ırkçılığı, İngiltere’nin sömürü emperyalist karekteri ile hareket etmesi, Batı’yı ve Avrupa’nın bir kısmını yahudi dalkavuğunda dolayı, yozlaşmaya mecbur bırakacaktır.  

Bütün bunların karşısında, karanlığın aydınlığa dönüşmesi, zulmün son bulması ve batılın zayil olup, adaletin yeryüzüne hakim olması için Türkiye’nin çok daha güçlü olması gerekiyor. 

Devletin, bütün ana kademeleri ve hantal yapısıyla birlikte değişimesi, milli ve yerli olması gerektiği gerçeğini anlamamız gerekiyor. 

24 Haziran aslında bugünün sancısıydı.

Erdoğan, Millileşmekten bahsederken Sadece iç politikada veya siyasi iktidar arayışını kastetmemişti. Bu Tarihte de olduğu gibi bir zihniyet iddiası, bir varlık mücadelesi ve gizlice yaklaşan küresel zulme bir başkaldırı hazırlığıdır.

24 Haziran seçimlerini ve sonrasındaki büyük değişimi iyi okuyamayan siyasi partiler, vakıflar, dernekler, cemaatler, tarikat ve finans kuruluşları ya da herhangi bir düşünce grubunun öncüleri, yani kısacası toplumsal zeminde değişime ayak uyduramayanlar, isteseler de  istemeseler de pasivize olacaklar. 

Varlık sebeplerinin dışına çıkmaya kalkan, halis ve samimi duygularla haraket etmeyen, haddi ve hududu aşan her kurumsal yapı veya toplumda zemini olan her düşünce yapısı, Devletin varlığını daha önce hiç hissetmediği kadar hissedeceğini garanti edebiliriz.

Çünkü bu değişim sıradan bir sistem değişikliği değildir. Bu değişim, 95 yıl önce birbirinden ayırdıkları, Devletin genetik köklerini yerli yerine koymanın zaferidir. 

ADALET DEVLETİN VAR OLMA SEBEBİDİR. Bundan dolayı inşallah Büyük yürüyüş, büyük değişimi getirecek. 

Eğer biz, İsrail ve destekçilerinin istila konusundaki kararlılığını iyi okuyabilirsek, bizim neden daha güçlü olmamız gerektiğini anlayacaksınız. Mesele sadece biz değiliz. Bizde çok daha ötelerde biz olmalıyız.

Allah’a emanet olun. Selam ve dua ile.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.