ÇALIŞAN ANNELER

Kadınların iş hayatındaki ağırlıklarının artmasıyla birlikte ''annelik''ile ilgili kaygıları da artmaya başladı.Çalışan anneler ''çocuğuma iyi bir anne olabiliyor muyum?olamıyor muyum?, çocuğuma haksızlık ediyorum galiba'' gibi sorular ve ifadeleri kendi kendilerine durmadan sorarlar.Onlara yeteri kadar zaman ayıramamış olmanın getirdiği huzursuzluk anneleri en çok zorlayan şeylerden biridir.Bir yandan iş hayatının zorlukları,bir yandan evi çekip çevirme sorumluluğu çalışan annelerin stresini artırır.Hele de ev ve çocuk konusunda yeteri kadar destek vermeyen bir eşe sahipse bu stres daha da artar.Bir de yakınlarda çocuğu bırakabilecek bir anane ya da babaanne yoksa bunlara bir de güvenilir bakıcı bulma stresi eklenir.Tüm bu sebeplerden dolayı da sürekli bir gerginlik ve yorgunluk hali hakimdir çalışan annelerin çoğunda.

Evet özellikle de okul öncesi dönemde çocuğun anne ile vakit geçirmesi önemlidir,özellikle süt dönemindeki çocukta ise elzemdir.Son dönemlerde yapılan bazı düzenlemelere rağmen maalesef ülkemizde bebekli annelere tanınan olanaklar hala yetersizdir.İş yerlerindeki gündüz yuvalarının azlığı ve yetersizliği,izin sürelerinin kısalığı gibi nedenler anneleri daha da tedirgin hale getirmektedir.

Tüm bu zorluklara karşın çalışan annelerin durumu umutsuz ya da çözümsüz değildir tabi ki.Özellikle de ''annelik'ile ilgili duydukları kaygılar sandıkları kadar kötü değildir.Şu ifade anneleri rahatlatan sihirli bir değnek gibidir çünkü;''KALİTELİ ZAMAN''.Gerçekten de annelikte önemli olan çocukla geçirilen zamanın uzunluğu değil,çocukla kurulan ilişkinin niteliği ve sürekliliğidir.Karşılıklı doyum alarak geçirilen 2 saat,akşama kadar birlikte olunan ama paralel yaşamlar halinde devam eden durumdan çok daha verimli ve sağlıklıdır.Önemli olan bu bir iki saatte annenin tüm odağını bebeğine,çocuğuna verebilmiş olmasıdır.Gözleriyle,bedeninin tümüyle kısacası tüm varlığı ile çocukta olmasıdır.Annenin bunu yapabilmesi için de kendi ruh sağlığının yerinde olması gerekir.Hele de meslek sahibi olmuş,bunun için yıllarca eğitim almış bir kadının ruh sağlığına iyi gelen şeylerden biri mesleğini uygun şartlarda icra edebiliyor olmasıdır.Kendini gerçekleştirmenin de en önemli yollarından biridir çalışmak,üretmek.Çalışmakla mutlu olan,doyum sağlayan bir kadının,ev işlerini de düzene koymuşsa,''annelik''rolünde daha da başarılı olur.Buradaki kritik nokta eşin yeterince destek vermesi,evde ki sorumluluklar konusunda kocanın karısına omuz vermesidir.Bu düzeni sağlamış bir aile de anne de çocukta ve baba da daha huzurlu ve mutlu olur.Annesiyle doyumlu vakit geçiren bebeğin-çocuğun davranışları da daha sakin ve dingin olur.Çocuğunu mutlu ettiğini hisseden annenin yüzü güler,enerjisi artar.Enerjik,kendini iyi hisseden bir kadının kocasına karşı davranışları da daha yumuşak daha sevgi dolu olur.Tüm aile fertlerinin kazandığı bir süreçtir yani bu..

Burada şunu da söylemeden geçemiyeceğim.Kolaylık olsun,çocuğa daha iyi bakılsın gibi gerekçelerle doğumdan kısa bir süre sonra bebeği anane ya da babaanneye bırakan ve çocuğu haftanın belli günleri gören bazı anne-babalar da var.Eğer bu çok büyük bir zaruriyet değilse kesinlikle yanlıştır.Çünkü bu durum çocuğun anne-babasından uzaklaşmasına hatta kopmasına neden olur.Çocuğun otorite olarak kabul ettiği kişilerin çok fazla ve farklı olması da disiplin anlayışını ve dolayısıyla öz denetimi bozan şeylerdendir.Anane ya da babaanne yanındaki çocuk, mutlaka akşam annesi babası tarafından alınmalı ve kendi evlerine dönmelidir.Güven duygusu tüm yaşam boyunca ihtiyacımız olan temel duygulardandır.Bunun temellerinin atıldığı ilk altı yaşlık dönemde bebeğin-çocuğun anne-babasıyla güvenli bir ilişki,güvenli bir bağlanma geliştirmesi ilerleyen yıllardaki mutluluğunun da temelini oluşturur.''Anasız kuzu melemez''atasözü buna güzel bir örnektir.

Annelik yeteneği,sanılanın aksine,tümüyle içgüdüsel bir durum değildir.Yani gelişen,geliştirilebilen bir davranıştır.Çocuk psikolojisi,eğitimi ile ilgili bilgilere artık çok kolay ulaşılabilmektedir.En iyi annelik diye bir şey yoktur ama sürekli öğrenen,okuyan,öğrenmeye açık olan annelerin annelik becerilerinin arttığını bilmekteyiz.Yeter ki bu, işin doğallığını unutmadan,kaygıyı artırmadan,mükemmellik fantezisine kapılmadan yapılsın.Biraz önce de belirttiğim gibi annenin yavrusuna özenle bakabilmesi için kendisinin sağlıklı ve mutlu olması gerekir.

Özetle çocukların annelerine ihtiyaçları hep vardır.Özellikle de süt döneminde çocuk-anne birlikteliği çok önemlidir.Ama çalışmak,iş hayatının içinde olmak ''anneliği yapamaz'' olmak anlamına gelmez.Çocuğuyla sevgi dolu,doyumlu bir şekilde bir iki saat geçirebilen  çalışan annenin görevini her şekilde ifa etmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.Bunun olabilmesi için anne-baba-çocuk üçgenindeki uyumun ne kadar önemli olduğunu son kez hatırlatayım..Mutlu evlilikler mutlu çocuklar;Mutlu aileler mutlu toplumlar...Sevgi ile kalın..

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.