Bu kavramlar içinde özellikle Satış ve Pazarlama kavramları firmalar tarafından net kavranmamıştır. Kim satıcıdır, kim pazarlama yapar, satış nedir, pazarlama nedir soruları havalarda uçuşur. Bir çok firma, bu kavramların hepsini bir arada yönetmeye gayret ediyor. Ancak yetkin personel yetersizliği, bu 3 kavramı birbirine karıştırıp, ortaya tam bir Türk usülü “Türlü” çıkartıyor. Oysa bu kavramların her biri ayrı ayrı yetkinlik ve derinleşme gerektiriyor. Her bir birim, birbirinden daha az değerli değildir. İyi bir üretim altyapınız yoksa, ne pazarlama ne de satışta başarılı olabilirsiniz. Ancak genel anlamda gözlemlediğim, iyi üretim yapan firmalar, iyi pazarlama pazarlama yapacakları anlamına gelmiyor. Satışta başarılı olan firma, pazarlamada eksik kalabiliyor.
Günümüzün rekabetçi ortamında, her bir birimin tutku ile işlerine sarılması gerekiyor. İçselleştirelememiş eylemlerin başarılı olabilmesi mümkün değil. Bu sebeple üretim içeren firmalar, satış becerilerini maalesef pazarlama da gösteremedikleri için büyüyemiyorlar, ya da karlılıkları belirli bir seviyede kalması gibi sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu sebeple pazarlama yaptığını sanan satışçılar ve üretimden uzak pazarlamacılar piyasa da başarısızlıklarının faturasını sadece üretime değil, aynı zamanda müşterilerine de kesmiş oluyorlar.
Küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan kıyasıya rekabet ortamında, bu birimlerin tercihen ayrı yapılarda ve yönetimde, ancak birbirini anlayan ve kopuk olmayan bir yapıda oluşması gerekiyor.
Toparlayacak olursam, Üretim – Satış – Pazarlama yı ayrı birer yapılar olduğunu kabul edip, insan kaynakları ve donanımlarını en üst seviyeye taşımak için gereklilikleri yerine getirmek gerekir.
Hedefimiz üretim kapasitemizi arttırırken, satış ağımızı güçlü tutmak ve yeni pazarlar ile üretim kapasitesini desteklemek olmalıdır.
Tüm okurlarımıza işlerinde başarılar ve bereket dilerim.