Türkiye’yi demokrasiden alıkoyan son darbe, merhum Erbakan döneminde 28 Şubat’ta yaşanmıştı. O günkü siyasi partiler, askeri cuntanın da korkusuyla dönemin Refah Partisi’ni yalnız bırakmış, milletin yanında olmak yerine silahlı gücün yanında yada arkasında yer almışlardı.
Nitekim bu acı dolu gerçekler, birkaç günden bu yana ünlü gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hazırlayıp sunduğu ‘Son Darbe 28 Şubat’ belgeselinde de yer alıyor.
Dönemin kuvvet komutanları ve siyasallaşmış yargısı Refah Partisi’ni irticai faaliyetlerin odağı haline gelmekle suçlamış ve baskılar sonucu parti kapatılarak merhum Erbakan’a siyasi yasak getirilmişti.
Bu kara leke karşısında birileri avuçlarını okşadığını sanırken aslında kendi sonlarını da hazırlamıştı.
O günkü askeri diktaya boyun eğen, milletin egemenliğini ve hür iradesini hiçe sayarak post modern darbe girişimine sessiz kalan siyasi partileri bugün millet vicdanında yargılamaya devam ediyor.
Dönemin Başbakan’ı merhum Erbakan, askeri baskılara karşı CHP, DSP, DYP ve ANAP’ı ziyaret ederek askeri diktaya karşı destek istemişti. Ama hiçbiri merhum Erbakan’a destek vermemişti. Darbe’ye sessiz kalan siyasi partilerin bugün hangi durumda olduklarını hepimiz görüyoruz. O gün sesini çıkarmayanlara bugün milletin attığı tokat hepimizce biliniyor. Çoğunun adı, tarihin kara sayfalarında yer alarak öylece kaldı.
SON MUHTIRA 27 NİSAN
Son muhtırayı da dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt vermişti. Yine aynı senaryolar işlenmeye başlanmış, irticai faaliyetlerin odağı olduğu iddiasıyla Ak Parti’nin kapatılması için dava açılmıştı. Cumhuriyet Mitingleri düzenlenerek bir avuç insan ‘Ordu göreve’ pankartı açmıştı. Bir ayıp hiç bu kadar ayyuka çıkmamıştı.
Yine dönemin siyasileri milletin egemenliğini ve hür iradesini yok sayarak adeta muhtıraya destek vermişlerdi. Milletten ve onun sandığından umudunu kesenlerin iktidara farklı yollarla gelmenin hesabını yapsalar da, o hesabın tutmadığını çok sonradan fark ettiler.
Siyasetçiler bilmelidirler ki hiçbir güç milletin gücü kadar büyük değildir.
Atatürk ne de güzel söylemiştir, ‘Egemenlik, kayıtsız ve şartsız milletindir’ diye…
Millet iradesini yok sayanların, demokrasiyi yok saydıklarını ve kendi sonlarını hazırladıklarını artık ne zaman görecekler?
Saygılarımla…