SEVDANIN RENGİ SİYAHTIR

İnsan iradesinin yetersiz kaldığı ve gem vurulması imkansız olan, dağları delecek kudreti olan insanları bile çaresizce dizlerinin üstüne çöküp yenilgiyi kabullendiği tek duygu SEVDADIR. Sevda ile Aşk arasında bir fark yok gibi görünse de aslında çok büyük fark vardır. Aşkı tarif etmek zor bunu daha önce deneyenler olmuştur ama hep yarım ve eksik kalmıştır tarifleri, çünkü kimse Aşkı sonuna kadar yaşamadı ki tarif edebilsin. ‘‘Seversin kavuşamazsın adı aşk olur’’ ama rengi bellidir! 

Beyazdır Aşk, hem de bembeyaz gözleri kamaştıracak kadar parlak, yürekleri yumuşatacak kadar berraktır. Aşk çok güzel bir duygudur güven kokar, huzur verir, lezzet aldırır, sevinç yaşatır aşkı yaşayanlar bilir. Fakat Sevda kapkaradır onun karanlıktan tek farkı gözlerini kapattığında bile gönül gözünde o dipsiz karanlığı görebilmen, dokunmadan hissedebilmendir. Bir insanın takıntı ve nefretten öte bir duyguya sahip olması, ihanet ve intikamdan daha güçlü bir hissi yaşaması, ölümden ve ayrılıktan daha korkunç bir ruh haline girmesinin adı KARA SEVDADIR. Hem aşkı hem de sevdayı yaşayan birini gördüğümde ona çok üzülürüm hele ki karşılıklı bir aşkın sevdasını yaşıyor ama namümkün bir kavuşmanın özlemiyle tutuşup yandılarsa ve imkansızlıklar içinde kadere boyun eğdilerse onlara çok dua ederim. 

Çünkü onlar yeryüzünde onca kalabalığa rağmen yalnız kalmış ve acı çeken insanlardır. Zamanla acıları diner, belki kavuşamamanın hırsı nefret hissini oluşturur ya da karşılıklı suçlamalar ile öldürülen aşka bir katil tayin etmelerle devam eder ama o ateş asla küle dönmez, tesadüfen bir yerde karşılaştığında kalbinin ritmi değişir tüm vücudun karıncalanmaya başlar ve anlarsın ki o kor küle dönmez. Sevda eğer haysiyetli bir aşkın siyahıysa bu onla ya da onsuz bu yükü taşımana engel olmayacaktır. 

Onun Gözyaşlarını gördüysen, ıslak teni kurumuş kalbine dokunduysa ve onun gözlerinin içine baktığında gördüysen kendini artık kıyamete kadar sürer bu azap, o bilse de bilmese de onu korursun, neden koruduğunu sende bilmezsin ama korursun çünkü kendini ona karşı sorumlu hissedersin. Birkaç dostum bana ısrarla bu köşede politik düşüncelerimi ifade etmem ve siyasi konulara da değinmemi hatta bunun çok daha etkili olabileceğini söylediler ben daha öncede söyledim bir kere tartışma ortamından kesinlikle kaçmam ama böyle bir ortamın hazırlayıcısı olmak istemem. Siyasette belirgin bir görüşe sahibim ama bu görüşü sadece gerektiğinde ortaya çıkartmak isterim zira bu köşede yazma amacım siyasi ve ideoloji düşüncelerimi masaya yatırıp sempatizan toplamak değil ben politikanın Yunancadan geldiğini ve anlamının iki yüzlülük olduğunu öğrendiğim an kendimi olabildiğince bu konulardan uzak tuttum. 

Burada aşka sevgiye dair bir şeyler yazarken kendimin ötesinde bir çok insanın duygularına tercüman olmak istedim çünkü çok iyi biliyorum ki yer yüzünde her insanın hangi dile dine ırka mezhebe dahil olursa olsun hatta diyebilirim ki her canlı kendi iradesince ve kendi kalbince bu duyguyu yaşamıştır. Toplumların ve farklı görüşteki birçok insanın yaşadığı, tartışmasız tek konu aşktır. Bunu dile getirmek, paylaşmak ortak bir dilde bunu haykırmak varken neden bir amaç uğruna birbirini kıran, insanı değersizleştiren, egoların tavan yaptığı, kibrin ve şaşaanın kol gezdiği, dalkavukların (yalakaların) saymakla bitmediği samimiyetsiz tebessümlerin, kalpten gelmeyen iltifatların hatta komik olmayan şakalara sahte kahkahalar atanların sofrasında bir dilim umut arayayım ki?

Siyasette söz sahibi olanlar ile para sahiplerinin dostlukları çoktur bir yemekte yüzlerce konuğu olur, bir davette inanılmaz karşılamaları vardır. Kibrin kol gezdiği tek ortam onlarındır ama düştüklerinde onları görmelisiniz çok acınası ve çaresiz olurlar veya içlerinde biri düştüğünde yan dönüp bakmazlar çünkü onlar için geçmişte yaşanan güzel şeylerin hiçbir hatırı yoktur. 


Tabi ki istisnalar kaideyi bozmaz ama genel olarak tanıdıklarım hep böyledir. Benim değişmez bir çizgim çizilmez bir kişiliğim vardır, beni bilenler çok iyi bilir varlığı ve yokluğu en üst limitte yaşamış bir insanım ne varlıkta şımarırım nede yoklukta utanırım bu yüzden kimseye eyvallahım olmadığı gibi kimseye bir özür borcum yoktur. Hayatta yaşamaktan pişman olmadığım tek şeydir aşk ve bunu anlatmak bunu ifade etmek bana onur verir. 

İnsan yaşadığı şeyden ya onur duyar ya da utanç, ben buna inanır böyle yaşarım. Yanlış bir kapıyım ben, önünde yanılmış bir çocuğun durduğu, kayboluşumu aradım. Bulmak o kadar kolay olmasa diye düşünmüştüm. Kalbimin kırığından söz etmeye sıra bile gelmiyordu. Beklemek üzerine yazılmış bir felsefe kitabıyım. Yüreğiyle konuşan herkesi yüreğimin içine sığdırırım da kendimi sığdıramam hiçbir yüreğe. Vesselam…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.