SEN HANGİSİ OLMAK İSTİYORSUN?

Sevgili dostlar, hepimiz hayat mücadelesinden sıkılır şikâyet ederiz. Çocuklarımız ise maalesef, bizden daha yorgun, hayatı bizden daha sıkıcı bulmaktadırlar. Onlar, ne yazık ki, televizyonlarda gördükleri lüks hayatları, sahte mutlulukları aramaklameşguller. Bununla ilgili geçenlerde okuduğum hikâye çok hoşuma gitti, sizle paylaşmak istiyorum.

Bir zamanlar, bir babanınher şeyden sürekli şikâyet eden; her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir çocuğuvardı. Hayat ona göre çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.Çocuğu, sözde, bir problemi çözer çözmez, karşısına bir yenisi çıkıyordu.Çocuğunun bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağı götürdü.

Üç ayrı cezveye suyla doldurdu ve ocağın üzerine koydu. Cezvedeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye patates, diğerine yumurta, sonuncusuna da kahve koydu. Çocuğuna tek bir kelime etmeden beklemeye başladı. Çocuğu hiç bir şey anlamıyor, babasının yaptığı işleri seyrediyor ve sonunda ne olacağını bekliyordu. Her çocuk gibi o da çok sabırsızdı. Sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun ısrarlı sorularına cevap vermedi. Belli bir süre kadar sonra cezvelerin ateşini kapattı.

Birinci cezveden patatesi çıkarıp bir tabağa koydu.İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Çocuğuna dönerek sordu.

  • Ne görüyorsun?
  • Patates, yumurta ve kahve, diye alaylı bir cevap verdi çocuk.
  • Daha yakından bak bir de, patatese dokun dedi baba.

Çocuk denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.

  • Aynı şekilde, yumurtayı da incele. Çocuk, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.

      En sonunda, çocuğunun kahveden bir yudum almasını söyledi. Söyleneni yapan çocuğun yüzüne, kahvenin enfes tadıyla bir gülümseme yayıldı.

Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı.

  • Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?

Babası, patatesin de yumurtanın da kahvenin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepkiler vermişlerdi.

Patates daha önce sert, güçlü görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.

Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğu yumurtayı çok kırılgan şekilde koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı.

Ancak kahve bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendisi değiştiği gibi, suyuda değiştirmiş ortaya tamamen başka bir şey çıkmıştı.

  • Sen hangisinin? diye sordu çocuğuna. Birsıkıntın olduğunda nasıl tepki vereceksin?
  • Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin?
  • Yumurta gibi içini mi katılaştıracak mısın?
  • Yoksa kahve gibi, başına gelen her türlü olayın duygularını olgunlaştırmasına ve yaşamına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?

Sıkıntılar karşısında kahve tadında olmamız temennisiyle;

Sağlıkla, Sevgiyle, Bilgi ile kalın.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.