ŞARTLAR OLGUNLAŞMADIĞINDA

Zamanın birinde yalnız bir baba ikiz oğulları ile birlikte yaşamaktaymış.  Baba, oğullarına çok kötü davranırmış. Maddi durumları da çok kötüymüş. Bir gün baba hapse girmiş. Babanın işlediği suç tüm ülkede duyulmuş ve gazetelere çıkmış. Aradan çok uzun zaman geçtikten sonra bir gazeteci babayı tekrardan araştırmaya başlamış ve ikiz oğulları olduğunu öğrenmiş. Gazeteci hemen oğulları araştırmaya başlamış. İkizlerden biri büyük bir şirkette müdür iken diğeri babasının işlediği aynı suçtan hapisteymiş. Gazeteci hemen babanın hapishanedeki oğlunun yanına gitmiş ve konuşmak istemiş. “Babanın yaşadıklarını ve bu durumun sizi nasıl etkilediği biliyorsun buna rağmen nasıl aynı suçu işleyebildin?” demiş. Çocuk, “Babamı biliyorsunuz. Başka ne yapabilirdim ki?” diye cevap vermiş. Gazeteci de çocuğa hak vermiş ve diğer çocuğun yanına gitmiş. Ondan güzel bir hikaye duyacağına inanmış. Yol boyunca, çocuğun başına nasıl bir talih kuşu konduğunu düşünüyormuş. Diğer çocuk ile buluşunca çocuğa hemen “Babanın yaşadıklarını ve bu durumun sizi nasıl etkilediğini biliyorsun buna rağmen nasıl burada müdür olabildin?” diye sormuş. Çocuğun yanıtı ise çok şaşırtıcıymış. “Babamı biliyorsunuz. Başka ne yapabilirdim ki?” diye cevap vermiş.

Hayatımızın herhangi bir döneminde işler istediğimiz gibi gitmediği zaman başkalarını ya da çevresel faktörleri suçlamaya çok meyilliyizdir. Şartlar istediğimiz şekilde olmadığında sık sık çevremizdekilere “Bu şartlar altında başka ne yapabilirdim ki?/Şartlar olgunlaşmadı.” diye hem kendi içimizi rahatlatırız hem de çevremizin bizi başarısız olarak nitelendirmemesini sağlarız. Ancak biraz önce okuduğunuz hikayede olduğu gibi içinde bulunduğunuz şartlar yapabileceklerinizi sınırlandırmaz. Hayatın içinde şartlarımızı istediğimiz gibi her zaman şekillendirmemiz mümkün değildir. Her zaman elimizde olan tek şey, içinde bulunduğumuz durumu ve şartları yorumlama biçimimizdir.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.