ÖZERKLİK İLAN EDELİM HATTA BÖLÜNELİM

İnsanlar altını keşfetti. Parlaktı, kolay şekil alabiliyordu. Değerli bir maden olarak insan hayatında yer aldı. Elde etmek zordu. Altına sahip olmak için kan döküldü ve daha değerli oldu. Ağır bir elementti. Taşıması zordu ve güvenlide değildi. Akıllı bir insan altınını bana ver ben bunu muhafaza edeyim dedi. Sana bir kâğıt parçası vereyim ve bu kâğıdı bana getiren bu altını alsın dedi. Günümüzde kullandığımız para bu fikirde hayat buldu. 

Kocaman bir kâğıt parçası şeklinde doğan para günümüzde cebimizde taşıdığımız kâğıt para haline geldi. Kağıt para ile başlayan kapitalizm ilerleyen zamanlarda güçlendi. Karşılığı olmayan parayı icat etti. Üretimi kendi tekeline aldı. Bireyleri, toplumları, ülkeleri tüketiciliğe alıştırdı. Hayatı kolaylaştırmak içindi bunların hepsi. Tabi yedik bizde. Evet, yedik. Çok lezzetliydi. Tadı öyle lezzetliydi ki yedikçe daha fazla yemek istedik. 

Kapitalizm sınıflar, tabakalar, hayaller, hedefler üretti. Tüketici toplumların hayat standartları vardı artık. Sürekli beslenmesi gerekiyordu. Doğanında bir dengesi vardı. Enerji kaynakları sınırlıydı. Hayat standartları enerjiden besleniyordu. İhtiyaç duyulan enerji kaynakları ise ipleri kapitalizmin elinde olan bölgelerdeydi. Sömürgeler üretildi. Sömürülecek ülkelerin halkları cahil olmalı, tüketmeli, sistemi çözmemeliydi. Spor, seks, eğlence, özgürlük, ezilmişlik, yoksul bırakılmışlık, sınıfsal ayrımcılık kapitalizmin araçlarıydı. 

Türkiye toprakları ise kapitalistlere göre “Türk’lere bırakılmayacak kadar değerli” idi. Yer altının her yeri maden, yer üstünün her yeri verimli toprak, her yer içilebilir su kaynaklarıydı. Genlerinde savaşmak olan bir toplum yaşıyordu Türkiye’de. Tarihinin her sayfasında bağımsızlık kokulu kan vardı. Türkiye milli ve manevi değerleri için ölmeyi onur sayan bir halkın ülkesiydi. Halk ayrıştırılmalıydı. Yüz yıllardır kardeşçe bir arada yaşamış halkın arasına nifak tohumları serpilmeli, milli ve manevi değerler değiştirilmeliydi. Yönetim kademelerine adam yerleştirmelerle başladı her şey. Güneydoğuda yaşayan Kürt halkı için cahilleştirme operasyonu başlatıldı. 

Güneydoğuya okul yapın, fabrika yapın diyenler ya asıldı ya da müebbet hapisle cezalandırıldı. Yapılan okul yakıldı, yapılan fabrika yıkıldı, hastanede doktorlar barındırılmadı. Yoksulluk, çaresizlik vardı güneydoğuda. Batıda yaşayan Türk’lere doğudaki halk cahil, görgüsüz, değersiz şekilde algılatıldı. Doğudaki halka ise batıdaki senin nasıl kardeşin? Seni bu halde yalnız bırakıyor dedirtildi. Bu halk hak ettiğini alacak diye terör örgütleri üretildi. 


Devlet köyleri yakıyor, Kürt halkının kökünü kazımak istiyor diye yaygara yapıldı. Şehit cenazelerinde doğudaki halk hedef gösterildi. Zaman geçti kardeş olan iki toplumu bir birine düşman etmek adına elinden gelen ne varsa yaptı. Amaç; dirayeti kırılmış, birlik ve beraberliği bitirilmiş, ekonomisi çökertilmiş, hayat kaygılarından toplumsal meselelere duyarlılığını yitirmiş, bezgin, mutsuz, halkın yaşadığı bir ülke oluşturmaktı. Böyle olur ise rahatlıkla bölünebilir, parçalanabilir ve yenilmeye, sömürülmeye hazır hale getirilebilirdi.Güneydoğu’da son zamanlara yaşanılan olayları ezilen bir halkın özgürlük mücadelesi olarak lanse eden ulu mihmandarlar. 

Size sistemi, düzeni, olanı, biteni paranın doğuşundan günümüze kadar olabildiğince kısa şekilde özetledim. İki tercihimiz var. Birincisi yakın tarihte şahit olduğumuz Libya, Tunus, Fas, Yemen, Mısır, Suriye, Yugoslavya, Irak, Kuveyt gibi ülkelerde yaşanılanları yaşar ve onların sonlarını kabul ederiz. Kabul eder ah vah ederek ömrümüzü bir kemiğin ardından koşan köpekler gibi devam ettiririz. 2. tercihimiz ise kardeşçe bir arada acımız, kederimiz, sevincimiz bir şekilde yaşayıp atom bombası yemiş Japonya gibi dünyaya meydan okuruz. Yıllarını Doğu Anadolu’nun çorak topraklarında yemyeşil umutlarla yaşamış biri olarak o bölgenin namus, ahlak, kardeşlik, insanlık değerlerini bilirim. Bilirim gecenin kaçı olursa olsun kapısını çalıp yardıma ihtiyacım var diyen birinin her ne şartta olursa olsun geri çevrilmeyeceğini. 

Yiyecek iki lokmasının birini değil tamamını senin önüne sereceklerini. İsterseniz özerklik ilan edelim hatta bölünelim. Bir halka yapıp yapılabilecek en büyük zulmü kabul etmiş olacaksınız. Lütfen silkinip kendimize gelelim. Uyanın. Rüyadan uyanın artık. Size pirinç gösterenler evinizdeki bulguru alacak. Unutmayın bu bulgur bizim bulgurumuz. 

Bu ülke tarihi olmayan milletlerin sömürgesi olamayacak kadar köklü bir tarihten beslenir. Bu ülkede yaşayan halklar ise hiçbir düzenin oyununa gelmeyecek kadar güçlü kardeşlik bağları ile birbirine bağlıdır. Ben bunu hatırlatmak istedim. Esen kalın

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.