KRAL ÇIPLAK

Türk halkı berrak bir su gibidir. Şeffaftır, art niyetli değildir. Genlerinde oyunlar ile bir şeyleri elde etme güdüsü yoktur. Nettir. Tarihte Türklerin düşmanlığı da dostluğu da net olarak bellidir. 
Birine ya dosttur ya da düşmandır. Hep söylediğim bir şey var. Avrupalı şehir hayatını inşa ederken, toplu yaşama adapte olurken ya da daha basit ifade ile kanalizasyon sistemini planlarken biz at üstünde göçebe yaşayan ve fetih aşkı ile yanan bir millettik. Bu nedenle şehirleşme, toplu yaşama, sanayileşmeye Avrupalıların çok yıllar sonrasında başladık. Bunların birçok etkisi oldu ve bu etkiler hala yaşanmaya devam ediyor. 
Millet olarak sahip olduğumuz genetik kodlarımızda biat kültürü vardır. İnancımızda bunu emreder. Sorgulama minimilize edilmiştir. Kanaat önderlerine kusursuz itaat söz konusudur. Komutanına koşulsuz itaat eden, dini önderine koşulsuz mürit olan, yöneticisinin emirlerine itaat eden bir milletizdir. Günümüzün en büyük problemi halkın yaşanılan olayları idrak edememesidir. Kimin haklı olduğu hususunda, kime inanılması gerektiği konusunda halk abondene halindedir. 
Biat kültürüyle büyümüş nesillerin sorgulamadan, dogmatik bilgilerle mürşit arayan mürit edasıyla yaşaması sonucu bu durumun hâsıl olması kaçınılmazdır. Hele birde karşısındakinin zayıf noktasını, zaafını çok iyi şekilde kullanabilen bir düşmanımız varken bu durum olağan üstü tehlikeli bir durumdur. Halk IMF borçlarıyla büyümüş bir nesilden oluşurken biri gelip IMF ye olan borcumuz artık bitti dedi, bir anda yollar düzeldi, hastane, okul, üniversite hizmetleri, yaşam standartları değişti, hava alanları, hızlı trenler, ticari hacimler gelişti. Halk yıllardır beklediği kutlu mihmandarın Tayyip Erdoğan olduğuna kanaat getirdi ve yine biat etti. 
Gördükleri göreceklerinin teminatıydı. Gördükleri gayet iyi idi. Terör ile ilgili atılan adımlar umut vericiydi. Sanayide atılımlar vardı. Her şey iyi gidiyordu. Birileri bu duruma karşı olumsuz bir takım tepkiler gösteriyordu. Terörle ilgili açılımın doğru olmadığını bunun ileride çok ciddi sorunlara yol açacağı söyleniyordu. Ekonominin çok iyi olmadığını bunun sancısını ileride çekeceğimizi söylüyorlardı. Kutlu mihmandara çamur atılıyor gibi algılandı. Çünkü halk buna alışmıştı. Birileri iyi bir şeyler yaparken muhalifler her zaman çamur atardı. 
Değişmez Türk siyaseti hali olarak algılandı. Zaman geçti terör ile ilgili söylenenler çıktı. Eskiden terörist dağda idi şimdi mecliste bile vardı. Eskiden üstü örtülü bir şekilde konuşulan “KÜRDİSTAN” artık mecliste tartışılıyordu. Bölünme konusunda halk ciddi tereddütler yaşamaya başladı. “Yoksa bölünüyor muyuz” soruları alenen sorulmaya başlandı. Osman Baydemir’in, Selehattin Demirtaş’ın “Apo’nun heykelini dikeceğiz buna alışsanız iyi olur” cümleleri haber kanallarında yankılanıyordu. 
Ekonomi kötüye gitmeye başladı. Birilerinin haklı olduğu konular ortaya çıktı. Yolsuzluk konuları, cemaatle ilişkilendirilmiş paralel yapı konuları, kandırılmalar, çatlamalar derken birilerinin haklılıkları artmıştı. Yoksa Tayyip Erdoğan o kutlu mihmandar değimliydi? Kral çıplak mıydı? Cemaat haklımıydı, yolsuzluk yapılmış mıydı… 
Yoksa ülke satılıyor muydu? Bayılma halinden uyanma anı tarifi imkansız bir buhrandır. Biz köyü görmeden kılavuzunu öldüren bir milletiz. Köy yok, kılavuz ölü. O gördüğümüz neydi peki? Serap mı gördük biz? Bir ülke görmüştük oysa. Muasır medeniyet seviyesinin en tepesine ulaşmış, müreffeh, refah seviyesi yüksek, kişi başına düşen milli gelir hasılası on binlerce dolar olan, sanayileşmiş, işsizlik sıkıntısı olmayan, eğitim problemi olmayan, Avrupa’ya hiç ihtiyacı olmayan bir ülke görmüştük. 
Peki patlayan bombalar, savaş ihtimalleri, dış politika, kötü giden ekonomi, iflas erteleme alan şirketler, yüksek borçluluk, durma noktasına gelen ihracat, işsizlik, yolsuzluk, terör, teröristler… Kutlu mihmandara çamur atanların oyunları neticesinde oldu bütün bunlar. Kutlu mihmandara tam destek verilmiş olsa idi bunlar olmazdı. Tüm dünya bir araya geldi ve bu kutlu mihmandarın ulu mücadelesini yok etmek için ona savaş açtı ve kimse destek vermedi ona. Bakın bu ülkede değişenlere, gözlerinizle görün neler oldu neler… diyenler mi haklı yoksa diğerlerimi? 
Kimin haklı olduğunu yazmamı bekliyorsunuz değil mi? Ben kimin haksız olduğunu yazayım. Bu ülkede bir kral tanırım o da halkın ta kendisi ve kral çıplak dostlar. 
Kalanları sorgulamanın ne anlamı var ki? “

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.