KIRMIZI ÇİZGİ İLERİ SAVUNMA MEVZİİ KUDÜS

Sevgili dostlarım bilginiz olduğunuz üzere benim için bu hafta ve gelecek hafta çok yoğun bir hafta, çünkü canım kızımın Denizli’de nikâhı olacak(Siz bu yazıyı okuduğunuzda olmuş olacak) Bir hafta sonrada İzmir’de düğünü olacak. Bunlar bir anne ve baba için yoğun ama yoğun olduğu kadar mutlu ve yorucu bir görev. Nikâh da ve düğün öncesi başta sevgili kayınvalidem olmak üzere kayınpederim ve kardeşten te öte sevgili Murat Tepe hocama teşekkürü bir borç bilirim. Bu yoğun ve stresli günlerimdeayrıca bana manevi destek ve telkinle beni sakinleştiren yapılacak iş konusunda sık sık soran anneme babama, teşekkür ederim.Bana yardımcı olan herkesten Allah razı olsun.

Ben bu hafta ve gelecek hafta bu yoğunluktan yazı yazmamayı daha doğrusu yazamayacağımı öngörüyordum. Ama gündem o kadar yoğunki çok kısada olsa yazmadan geçemedim. Sizden ricam 07 Ağustos 2017 tarihliKutsal Sandık ve Yıkım, Mescid-İ Aksanın Şifresi ve 14 Ağustos 2017 tarihli İsrail Devletinin Yıkılmasındaki Etken Kutsal Sandık ve Mescid-İ Aksanın Şifresi yazılarımı tekrardan okumanız. Çünkü Mescid-i Aksa Kudüs’tedir. Ayrıca önceki yazılarımın çok büyük çoğunluğunda A.B.D yönetimin de masonların Yahudilerin çok etkili olduğunu, hatta birazda ileri giderek onların güdümünde yönetiminde olduğunu çoğu kez yazmıştım.

Küresel Güçlerin senaryosu, zaman,mekân ve aktörler değişse de hep aynıdır. Zaman açısından sıraya koyarsak, çıkarılan İran la ilgili nükleer kriz, Irak krizi, Arap baharı,Suriye krizi, Türkiye’de PKK ve FETÖ terörü(son zamanlarda ekonomik terör) ve hiçbir zaman bitmeyen bitmeyecek olan Orta doğu krizinin göbeğindeki, merkezindeki Filistin ve Kudüs meselelerin senaryosu yazılmıştır. Senaryoda ilk hedef öncelikle mevcut devlet hâkimiyetini, otoritesini ortadan kaldırmak, iç karışıklık çıkarmaktır.Çevresinde ve bölgesinde birbirine düşman devletler kurmaktır. Daha sonra bölge halkları arasında kan ve gözyaşını bitirmemek, istikrarı ortadan kaldırmaktır.Karışıklık ve savaş çıkardığı bölgede kendi hâkimiyetini kuracak, kendine göbekten bağlı,yaşama, nefes alma bedeli tamamen kendi ellerinde olan piyondevlet ve devletçikler kurmaktır.

Trump, belki de dünya siyasetinin en dokunulmaz konularından Kudüs konusunda çok aptalca, sonucunu düşünmeden dünyaya meydan okuyarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etti. Bundan sonrada dış politikada daha sert adımlar atmaya hazırlandığını gösterdi. Sert adımlardan kastım güzel ülkemin güneyinde ve çevresinde tamamen A.B.D’nin hâkimiyetini kurmaya hedefli, plan yaptığı hatta uygulamaya koyduğu ortadadır. Ülkemin çevresinde kurguladığı senaryo tamamlanır tamamlanmaz Allah korusun sıra bize gelecektir. Ama biz bir şey yapmazsak, harekete geçmezsek Allah’ta bize yardımcı olmaz. Gerçi tarih boyunca biz Türkler Arap ve Müslüman ülkeler tarafından çoğunlukla her zaman arkadan bıçaklanmışızdır. Ne yazık ki hala Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyan tek Arap Müslüman ülke yoktur. Ayrıca Filistin Ermeni soykırımını tanıyan hatta geçmiş zamanda bununla ilgili pul bile çıkaran ülkedir. Ama biz asil Türk milletiyiz Kudüs her şeyden önce bizim gibi halkı Müslüman olan ülkeler için çok önemli kutsal bir şehirdir, Müslümanların kırmızıçizgisidir. Buna ilaveten, Müslümanlığın ve kutsallığın haricinde Ülkemin bekası için çevresindeki tehlikeli çember daralmaktadır. Askeri taktik ve stratejilerde tehlikeyi ileriden, kendinden uzakta savunmak ve önlemek için önlem alınmaya başlanırsa, başarılı sonuç alınır ve maddi manevi daha az zayiat olur. Çevre ve bölge ülkeleri ile PKK ve PYD konularında sağlayamadığımız beraber hareket etmeyi Kudüs konusunda sağlayabilirsek dış kaynaklı terör konusunda da ve ülkemizin bekası için çok önemli adım atmış oluruz. Bu konuda çevremizde bölge ülke ve halkları ile beraber çok akıllı adımlar atarsak, başarı şansımız çok yükselecektir. Örnek olarak dönem başkanlığını yaptığımız İslam Birliği Teşkilatından caydırıcı karar çıkarmalıyız. Ancak böylelikle çevremizdeki ve bölgemizdeki A.B.D tehlikesini hegemonyasını kırmış oluruz.

Öncelikle içeride bir ve beraber olmalıyız. Lütfen artık kısır siyasi çekişmeleri bir kenara bırakmalıyız. Bunu sağlamak içinde devlet yönetiminde öncelikle adaleti, şeffaflığı, Atatürk milliyetçiliğini ortaya çıkarmalı, Türklük bilincini oluşturmalıyız. Bunları sağladıktan sonra bölgedeki Müslüman ülkelerin liderliğini soyunabiliriz. Müslüman ülkelere liderlik yapabilecek tek ülke Türkiye’dir. Bu da Türkiye’nin sorumluluğunu artırmaktadır. Bunları yaparsak, bölgemizde, dünyada üzerinde oyun oynanan değil oyun yazan ülkeler arasında olabiliriz.

Sağlıkla, Sevgiyle, Bilgiyle kalın..

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.