İSİMSİZ KAHRAMANLAR

1990 yıllarının sonları; Temmuz ayında yeni tayin olduğum Güzel Ülkemin sınır illerinden birine gitmiştim.Bulunduğum birlik ücra bir yerdeki mezra da üs birliği idi. Gerçi teröristle savaşta deneyimliydim, ama yeni birlik, yeni yer, askerlerim nasıldı, bölge halkı nasıldı, bölgenin kritik arazi arızaları nelerdi? Aklımda yüzlerce soru vardı.

O sıralarda terörün olduğu yerlere, ailemizi götürmeyip tek başımıza gidiyorduk.Zaten götürebilecek ne lojman nede dışarda kalabileceğimiz bir ev vardı. Bende o zaman araziye çıkmadığım zamanlarda konteyner de kalıyordum. İçinde sadece bir yatak ve çok küçük çalışması masasının sığdığı, bir kişinin içine ancak girebildiği tuvalet ve duştan oluşan bir kabindi.Ama vatan söz konusu olduğunda eşin, çocukların, ana, baba hep ikinci planda kalıyordu.Zaman geliyor onları düşünecek fırsatımız bile olmuyor, zaman buldukça, telefon çektikçe seslerini duymak en büyük mutluluktu, en büyük lükstü. Her zaman, her an tetikte olmak zorundaydık.  Öncelikle birliğimle rütbeli, erbaş ve erlerim ile tek tek tanıştım.  Birliğimin sorumlu olduğu bölge hakkında bilgi aldım, kendim bölgeyi tek tek dolaşarak mevzii bölgelerini, tehlikeli bölgeleri tespit ettim gerekli önlemleri aldım.

Birliğimin askerleri, rütbeliler dâhil hepsi birer aslan parçasıydı.İçlerinde ne bir korku ne bir şüphe vardı.Şehitlik en büyük makam ve rütbeydi. Onlarında benim gibi biraz farklı adamla çalışmaktan memnun olduklarını gözlemliyordum. Ne zaman bir operasyon olsa hepsi benimle birlikte operasyonlara katılmak için can atarlardı.O zaman asker olan ve görev yapan birçok arkadaşım ile hala görüşüyorum. Habercim, şoförüm Mustafa’m canavar gibi çocuktu, her açıdan güvenirdim. Hele Asteğmenim Bora’m çoğu muvazzaf personeli cebinden çıkarırdı. Astsubaylarım, Uzmanlarım, Erbaş ve Erlerim hepsi isimsiz kahramanlardı.

Operasyon olmadığı zamanlar üs bölgesinde emniyeti alarak personelimin dinlenmesi ve çıkacağımız operasyonlar için hazırlık yapardık. Ben komutan olmama rağmen gece saat 05.00 e hava aydınlanıncaya kadar birliğin gazinosunda bekler emniyet görevindeki ani müdahale personelim ile konuşurdum. Sabahleyin 08.00’de tekmilimi alır günlük vazifelerimi yapardım. Fırsat olursa öğle istirahatinde 1-1,5 saat kadar dinlenirdim. Vazife namustu.(Konuşma deyince sakın aklınıza geyik muhabbeti gelmesin yine baskın anında hareket tarzları, planların ve hareket tarzlarının konuşulması,  vatan sevgisi, nöbet kutsallığı, birlikteki silahların ateş yeteneği, doğum kontrol yöntemleri, eğer zaman kalırsa da biraz futbolvb gibi konulardı.)Kahpe teröristler hep gece karanlığında sabaha karşı üslere saldırır (aslında askeri terim açısından taarruz eder demem lazım ama onlar köpek olduklarından bilinçli olarak bu kelimeyi seçtim) taciz atışı yapar,uygun ortam yaratırsa sızmaya çalışır, uygun ortam bulamazlarsa sabahın ilk ışıklarında kaçmaya çalışırlardı.

Aylardan Mayıs ayı idi hava ısınmaya başlamıştı; yeni açtığım mevziilerin birinden saat 02.00 sularında telsizle çağrı geldi. Komutanım buraya gelir misiniz diye; askerim bana her açıdan güvenirdi. Gerçi hiçbir silah sesi duymamıştım ne aksilik olabilirdi?Çok kısa zamanda mevzii bölgesine ulaştım ne var oğlum dediğimde komutanım karşıdan susturucu ile ateş ediyorlar dedi. Hemen gece görüş dürbününden tarif ettiği bölgeyi taradım bir şey gözükmüyordu. Üs bölgesindeki termal kamera ile telsizle irtibata geçtim, bölgede herhangi bir hareketlik yoktu. Bu işi çözünceye kadar oradan ayrılamazdım. Yine aynı eraradan 10 dakika sonra işte komutanım yine ateş ettiler dedi. Gerçekten hiç ses duyulmamıştı,baktığımda sanki izli mermi atılmış gibi sarımtırak kırmızılık üzerimize doğru geliyordu. Hemen tam siper yaptık. Ama ne vızıltı nede mermin in bir yere vurma sesiniduydum. Çünkü gece karanlığında ve çatışma öncesinde ses ve ışık disiplinine çok fazla riayet ettirirdim. İğne düşse duyulurdu. İçimden bu şerefsizler, askerlerimin dediği gibi artık susturucu mu takıyorlar diye düşünmeye başlamıştım. Sonra ikinci kırmızımsı sarı ışık tam mevziide başımızın üzerinden geçerken takip ettim.(Çünkü üzerimize gelen ışığın hızı mermi hızından çok yavaştı; ama yine de yanımda ana kuzuları vardı. Onların her biri en az benim evladım gibiydi. Onlara tam siper yaptırarak birazda çılgınlıktan mı veya o anki şartlardan mı olacak gece görüş dürbünü ile takip ettim)Işık mevziiden 2-3 metre uzağa kondu. Kondu diyorum çünkü askerimin susturucu ile ateş ediyor dediği şey ateş böceğiydi. Çok tecrübeli biri olmama rağmen ben bile ilk anda mermi zannetmiştim. (Not: Bundan önce üs bölgemize birkaç sefer taciz ateşi ve sızma girişiminde bulunulmuştu; hak ettikleri karşılığı da almışlardı. Çok şükür bizde herhangi bir olumsuz durum olmamıştır.)

İçinizden bazıları hafiften gülmeye başlamışlardır. O anı, psikolojiyi bilmeyenler karanlıkta ağaçların insan gibi hareket ettiğini, yerde duran ip veya hortum gibi nesnelerin yılan vb gibi hayvan olarak göründüğünü bilmezler.Çünkü onlar sıcak evlerinde rahat yataklarında ipe sapa gelmez işler ile uğraşmaya devam ederler.Onlar için varsa yoksa içleri güçleri para, rahatlık ve lükstür.Onlar hiçbir zaman artı 45 derecede çelik başlık takmanın,  eksi 25 derecede silahın namlusunu tutmanın, kafanızın üstünden mermi seslerinin geçmesinin; yağmur, kar ve kızgın güneş altında nöbet tutmanın,operasyon yapmanın;üzerinde 25-30 kilogram yükle,  günde 10-15 kilometre, her an mayına basma, her zaman çatışma olasılığında, elinde tüfekle yürümenin, eşinden, çocuklarından, anandan, babandan ayrı kalmanın, Vatan söz konusu olunca her şeyin teferruat olduğunun,  ne demek olduğunu anlayamazlar.

Eğer bu ülke dimdik ayakta ise bizler bu huzurlu ortamda yaşayabiliyorsak bilin ki bu ülkenin isimsiz kahramanlarının çokluğundandır. (Ufak bir not; bu isimsiz kahraman evlatlarım ile birçok teröristi etkisiz hale getirmişsizdir.)

Sağlıkla, Sevgiyle, Bilgi ile kalın.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
Bora ÇINARLI
Bora ÇINARLI - 7 yıl Önce

Saygı değer Komutanım;

Her zamanki gibi bugün de yazınızı ibretle okudum..
Bu yazınız ise diğerlerinden biraz farklı hisler uyandırdı bende..
Çünkü bahsetmiş olduğunuz sipere beraber yatmıştık. O anki kararlılığınız, hakimiyetiniz, sevk ve idareniz hala gözlerimin önünde...
Bugün de o gün ki gibi çok şeyler öğrenmeye devam ediyorum sizden..

Saygılarımla..
Bora ÇINARLI
( yazıda geçen Asteğmen Bora )