İNTİHAR KOKULARI

Itri bir bestenin melodisi yankılanıyordu kulaklarımda. Akyaka’nın berrak akan ırmağın sesi ve yüreğimin odalarında yankılanan o melodi çocukluğuma uzanan bir zaman tüneli oluşturdu. 

Güneş; ırmağın içindeki en küçük taş parçasını dahi yüreğimde yaşadığım bu huzura vesile kılıyordu. Yeşilin tonlarında seyrüseferdi huzurun adı. Bir an kendimi yitirdiğim uçurumu hissettim. Yaşadıklarım ve yaşamak istediklerimin arasındaki o keskin uçurumu. Herkesin içine düştüğü, arzuların, aşkların, kaygıların, kaosların kadim şehri uçurum. Bizi biz yapan yaşadıklarımızdır. Sabun köpüğüne atmosfer basıncı şekil verir. Bize şekil veren ise hayatın basıncıdır. 

Uğradığımız ihanetler, yanılgılar, ulaşamadığımız hedefler, elde ettiklerimiz, elde etmek istediklerimiz, hayallerimizi belirleyen, hayallerimizi şekillendiren her şey bizi biz yapan şeylerdir. Yalan söylemenin, hile yapmanın, ihanet etmenin, yarı yolda bırakmanın her zaman bir nedeni vardır. İfade edilemeyen, dile getirilemeyen ancak o derin uçurumda hayat bulmuş nedenler. Bu yazıyı kaleme almadan birkaç saat önce çok sevdiğim bir arkadaşımın annesinin cenazesini alıp morga kaldırdık. 

Hayat işte bu kadar dedim kendi kendime. Kısa bir süre önce bir arkadaşım intihar etti. Ardında bir eş ve 2 çocuk bırakarak. Sahip olmak istediklerimiz adına verdiğimiz mücadelede ezdiğimiz tüm çimenler, kırdığımız tüm kalpler, yanımızda olanlar, ardımızda olanlar, önümüzde olanlar… Geçen hafta İspanya’da hayat kadınları bir eylem yaptı. Tişörtlerinin üzerine politikacılar için “onlar bizim çocuklarımız değil” yazarak sokaklarda dolaştılar. Yaşadığımız hayatların standartlarını belirleyen yöneticilerden, siyasetçilerden ekmek aldığımız bakkala dek herkes hayatın gerçek anlamını ve değerini idrak edebilse hayat çok daha keyifli olurdu. 

Kendinizi yoklayın bakalım. Ben mutlu bir insanmıyım sorusunu yöneltin kendinize. Mutlu bir insansanız sebeplerinizi koruyun. Değilseniz “mutlu değilim” dedirten tüm sebeplerden arınmak adına planlar yapın. Bu planları geciktirmeyin. Yaşadığımız şehirde dahi gün geçmiyor ki bir intihar haberi duymayalım. Toplum intihar kokulu insanların arasında yaşama sürüklüyor bizi. Bu buhran bulaşıcıdır. İntihar etmek zor bir karardır. Sebepleriniz kor ateş gibi ciğerinizi yakıyor olmalıdır ki her şeyi silip atabilmek adına bu vahim kararı alabilesiniz. 

İntihar eden herkesin sebeplerinin empatisini yapılamaz. İrade zayıflığı diyebilirsiniz, haklıymış diyebilirsiniz, inanç eksikliği diyebilirsiniz. Her ne derseniz diyin intihar eylemi vuku bulmuş ise savaş kaybedilmiştir. Sebeplerin kalanlar için hiçbir önemi yoktur. Zaten kalanların çoğu bu sebepleri de anlamsız bulur. Her insanda bir intihar potansiyeli vardır. Yükün ağır geldiği zamanlar yaşamıştır ya da yaşayacaktır. 

Cezalandırma psikolojisi, pes etme psikolojisi her ne ise intihar kararını verdiren bence temelinde ruhun isteklerinden bi haber olmak vardır. Ekonomik olarak cebinizi beslersiniz, midenizi doyurursunuz ancak ruhu doyurmak adına genelde bir çaba sarf etmezsiniz. İnsan doğasından uzaklaştıkça mutsuzlaşıyor. Sistem sürekli sahip olunması gereken yeni hedefler sunuyor. Bu hedeflerin ardından koştukça insan doğasından uzaklaşıyor. Doğaya bırakın kendinizi. Utanmadan gidip çimenlere uzanın, toza bulanın, ağaçlardan meyve toplayın, dağa çıkın, ırmakların kenarında zaman geçirin, pikniğe gidin. Dünya derdi hiç bitmiyor. Arkanıza baktığınızda hiç aşamayacağınızı düşündüğünüz kaç derdinizi aşıp geride bırakmışsınız. 

Aşılmayacak problem yok. Siz önce mutlu olmayı başarın o zaman aşamayacağınız hiçbir problem olmadığını göreceksiniz. Evet, kendimden biliyorum. Yaşadıklarımdan, yaşanılanlardan… Minik bir de sır vereceğim. Bir kudrete sarılmak, sığınmak ruhun ihtiyacıdır. Tüm maddi varlıklardan sıyrılıp manevi bir yan oluşturmadıkça sanal bir mutluluk yaşarsınız. Bir ayağı kısa sandalye gibi tedirginlik verir yaşadığınız mutluluk. 

Her an patlayacak bomba gibidir. Bir ağaç gibi kökleri olan, temeli olan mutluluk inşa etmek istiyorsanız mutluluğunuzu manevi bir yanla beslemeniz gerekir. Mutlu yaşayıp mutlu ölebilmeniz temennisi ile… 

Yüreğinizdeki aşka, yüreğinize aşkı koyana, aşka en fazla layık olana emanet olun…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.