İNANÇ İLE EYLEM BİR OLMALI...

Merhaba sevgili dostlar, Allah'ın Selamı üzerinize olsun. 

Ney sesini ve bir derede akan suyun sesini birleştirip dinlemek, vücudun ulaşabileceği en azami bir hazzı yada uzuvların tembellikten öte, duygu yükünü görmezden gelerek bir kaç sıradan hissiyata gark edip, içinde boğulduğu derdini izah edecek kadar akıllı ve birikimli biri olmadığımı düşünüyorum. 

Bazen basit bir görüntüyü yazıya dökememenin aczi-yeti, ruhuma öyle bir utanç ve yaralarıma anlaşılması güç bir acı veriyor ki, bu acı kaşıntı, tatlı olmasına rağmen acımasızca kanatıyor ruhumda kabuk tutmuş yaraları.  

Ama o hazzı en derinde, en diplerde öyle belirgin ve tuhaf yaşadım ki, kesinlikle farklı bir dünyanın, olmayan insanlarına ait ve henüz keşfedilmeyi bekleyen bakir bir toprak gibi ıslak ve genç duruyor. Emin olmak istiyorsanız ney ve su ikisini bir araya getirin ve gözlerinizi kapatıp dinleyin belki kelime haznemin yetersizliğinden dolayı ifade edemediğim o ruhun orgazmını yaşayarak görebilirsiniz.

Anlatamadığımızı, yaşayamadığımız anlamına gelmediğini hepimiz biliyoruz. Yaşamın içindeyken, yaşamın dışına öyle kontrolsüz bir vücudun diliyle çıkıyoruz ki, bazı eylemlerimizin adaletini tartmaz ve sözlerimizi sorgulamaz kılıp, kibrin o karanlık çukuruna doğru sürüklendiğimizi fark etmiyoruz bile, Halbuki ruhun orgazm olmadığı bir çeşit lezzeti veya hazzı, sırf kabuk tutan yaraların kanamasından korktuğumuz için o tatlı kaşıntıdan kendimizi mahrum bırakıyoruz ve üstelik bunu yaparken kendimize değer verip sevdiğimizi iddia ediyoruz. 

Galiba anlatamamak ile anlaşılamamak arasında kaldım yine ama doğru olduğuna gördüğüm için değil, doğru olduğunu inandığım için iddia ettiğimi ispatlamak gibi bir derdim var. İnandığımız bir konuda veya davada ya da mücadelede ''kaybetmek'' pes etmek için yeterli gelmemeli. Kaybetmek korkusu ile ya da kazanmak hırsı ile başladığımız hangi mücadeleyi kazanabiliriz ki? 

Veya endişe ile hazzın ortasında çizilen o ince çizginin üzerindeyken, tercih hakkımızı eyleme, eylemi inanca göre şekillendirerek sonucun önemsiz olduğu, asıl önemli olan o yolda yürüyebilme cesareti göstermekten geçtiği tartışılmaz bir gerçektir. 

Evet, Demek istediğim şey tam olarak şu; ayakta kalmayı başarabilenler için kaybetmek çok ta önemli bir mesele değildir.

Bir iğne deliğinden kafamızı geçirmeyi düşündüğümüzde bile, hala imkansızlıkları başarabileceğimizi düşünmek dahi bir çeşit terapidir. Teşbihte hata olmaz; deliğin küçük olması kafamızın içinden geçmeyeceği anlamına gelmez. Sadece inanmamız yeterli.Başaramazsak bile en azından kafamızı inandığımız bu yolda kaybederiz.

 Eğer bu konuda benimle aynı fikirde değilseniz, bende size İnandığınız onca değerlerin analizini gözlerinizi kapatarak yapmayı tavsiye ediyorum. 

Hangisi fizik kurallarına uyuyor?? 

Yada tıp, matematik, fen, bilim ve ilim vs. maddi ve manevi doğrularımızın ortak bir dili olmamasına rağmen, bir çoğunun bilimsel açıklaması olmadığı halde ruhumuza bir mıh gibi kazındığını, ortak bir düşüncenin kaynağında yetiştiğini ve tek bir iradeden hayat bulduğuna inanıyoruz ve bu doğrularla yaşıyoruz. Hayallerin ve Rüyaların sınırlarını aşan inancımızın inkar edilmesi bize göre en hafif tabiri ile ayıp, en ağır tabiriyle de hakarettir. 

İşte hassasiyetlerimizin bile inanç mekanizmasından ve dengeyi bulduğumuz sistemde, eylemin gerçekleşmesinde artık kaçınılmaz bir hal alıyor. 

Örneğin, Ben bir kadının gözlerinde kendimi gördüm, kirlenmemiş ve saf bir yürekle bakabilen bir kadın. 

Yanımdayken bile onu özlediğimi fark ettim ve bu özlem duygusunun ne anlama geldiğini bir türlü anlayamıyorum. 

Aklınıza ilk gelen yakıştırma AŞK olduğunu tahmin ediyorum ama inanın aşktan bile çok öte bu. Lütfen bunu Müstehcen bir yakıştırma olarak algılamayın. Bu örnek bir kadının gözündeki erkeğin, duygusal tarifi değildi. Bu bir erkeğin yitirdiği inancını tekrar diriltme-sidir. 

Ve kadının kalbine dokunma eylemini, inandığı bir davanın gerçekliğinde yürüme cesaretidir. Kaybetmeyi önemsemeyen bu kadın bana bir şeyi inandırdı. 

Ve kabuk tutmuş yaralarımı kaşımam gerektiğini hatırlattı. 

Kanamalı bazı yaralar ve çekilmeli bazı acılar.

Çünkü acıyı yaşamadan ondan kurtulamazsınız. 

Yaralar kanamadan kabuk tutup iyileşmez. 

kim olursanız olun, neye inanırsanız inanın ama inancınız ile eyleminiz bir olsun.

Vesselam...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
şüheda
şüheda - 7 yıl Önce

Allah'ın selamı ile başlayan hangi söz kötü olabilir ki?
yüreğinize sağlık çok güzel bir yazı ve çok derin mesajlar var.