HER DARBEYE KARŞI, BİR DARBE VURDUK

Ülkemiz, bu günlerde ekonomik ve siyasi alanda hiç olmadığı kadar ciddi bir baskı ve saldırı altındadır. 

15 Temmuz'dan farkı olmayan bu siyasi ve ekonomik saldırıyı iyi okuyamayanlar ya hain ya da ahmaktır. Dış mihrakların müdahalesiyle karşı karşıya kaldığımız her saldırı sonrası özellikle CHP ve diğer sol partiler olayı iyi okumak ve her ne olursa olsun Devletin bekası ve Milletin selametini düşünmek yerine, (basiretli) ergen çocukların bile gülüp geçeceği yaklaşımlarla iktidarı ve politikalarını hedef almıştır. Kolektif mücadele yerine her seferinde iktidarın istifa etmesini ve kendilerinin yönetimi devralmaları gerektiğini ilan ediyorlar. Bir de üstüne üstelik Demokrasiden bahsedecek kadar da pişkin açıklamalar yaparlar.  

Bu yaklaşım sadece Muhalefeti değil seçmenlerini de küçük düşürüyor. 

Özellikle son 5 yılda türlü provokasyonlar, entrikalar ve darbe girişimleriyle karşı karşı kalarak hiç bir ülkenin ve hiç bir Milletin kolay kolay üstesinden gelemeyecekleri saldırıları yaşayıp ve üstesinden geldik. 

Millet olarak büyük travmalar yaşadık. 

Gözlerimizin önünde insanlarımız kendi silahlarımızla katledildi. 

1. Dünya savaşında düşmanın bile bombalamadığı Meclisi, kendi uçaklarımız bombaladı. Elbette ki tüm bunların bir sebebi ve birde bedeli var.

Türkiye, Yüzyılın sonunda elde ettiği inanılmaz güç ile kendi kararlarını bağımsız almaya başlaması, bu tür saldırılara maruz kalmasının tek sebebidir. Otur dendiğinde oturan, sus dendiğinde susan, konuş dendiğinde konuşan bir Türkiye olsaydı tabi ki bunların hiç biri olmayacaktı. Boynundaki boyundurukla Türkiye'nin yüz yıl boyunca bilim, tıp, sanayi, teknoloji ve dahi nice akademik ve sosyolojik alanlarda ne kadar geri kaldığını, muhtaç bir ülke olduğuna babalarımız ve dedelerimiz şahittir. Şimdi ise Boyunduruk vurulamayan ve kendi ulusal çıkarlarını savunabilen, müttefik adı altında ülkemizin haysiyetini ve Milletin duygularını görmezden gelen batılılara, gerekli cevabı veren bağımsız kararlar alan bir Türkiye var. 

Bu Ekonomik saldırı, siyasi bir saldırıdır. Türkiyeyi yolundan çevirip, durdurma çabasıdır. 

Daha önceki saldırıların devamdır. 15 Temmuzdan hiç bir farkı yoktur. 

Bu yüzden seferberlik havasına girilmeli ve Ekonomik alanda ''olağan üstü hal'' uygulamasıyla karşı hamleler ve tedbirler ile müdahaleler yapılmalıdır. Çünkü daha önceki saldırılarda olduğu gibi bu saldırıyı da içeriden besleyenler ve destekleyenler var.

Sadece tedbirlerle aşılacak bir müdahale değildir. Elbette tedbir almak önemlidir ama yeterli değildir. 

Şu anda Türkiye, hem tarihi ile hem bölgesi ile hemde tüm dünya ile büyük bir hesaplaşmanın ortasındadır. Bundan dolayı büyük bir sabotajla karşı karşıyadır. Millet olarak tüm saldırıların üstesinden gelmemizin tek sebebi ''Milli Mücadele ruhu'' ile hareket etmemizdi. Bu yüzden bu saldırıya karşı da Milli Mücadele Ruhu ile hareket etmek zorundayız. Çünkü bu bir Milli Meseledir.

Hatırlayın, 17/25 Aralık yargı darbesini CIA ve MOSSAD ile FETÖ'nün kurduğu konsorsiyum planıyla hayata geçirildi. Büyük bir basiretle bu konsorsiyumun çokuluslu boyutta olduğu deşifre edilerek hemen çözüldü. Bürokrasi ve Yargıdaki bütün elemanlarına Karşı darbe yapılarak büyük bir bölümü tasfiye edildi veya derdest edildi. Bu bir KARŞI DARBEDİR.

Hatırlayın, Gezi parkı olaylarını bir kaç ağaç için sokaklarda çadır açanları. Barışçıl olduğu düşünülen ama daha sonra Devletin 3. Hava limanı 3. köprü ve Kanal İstanbul gibi Mega projelerinin iptal edilmesi pazarlığına kadar gelinmesi, Ak parti kurucularından bazı siyasetçilerin ve özellikle Tayyip Erdoğan'ın can yoldaşı olduğu sanılan bir çok kişinin muğlak açıklamaları tam bir talihsizlik ve ihanetti. Devletin Cabbar yüzünü gördükten sonra sokak aralarında kaybolup gittiler. Ancak ortaya bir isyan fitnesi ektiler ve her seferinde bizim provokasyon dediğimiz eyleme onlar gezi ruhu diyerek fitneyi beslediler.

Hatırlayın, 15 Temmuzu. Ben buna darbe demek yerine imha planı ve Devleti ele geçirme girişimi diyorum. Ülkede iç savaş çıkarıp kaos yaratmak için yapılan bu saldırıyı yine Millet olarak Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Laz ayrımı yapmadan tek yürek olup, Dünya tarihinde hiç bir Millete nasip olmamış bir direniş ve bir inançla darbecilere darbe vurarak, akabinde zaman kaybetmeden Emniyette, Siyasette, Bürokraside, Yargı ve Askeriyede ne kadar angarya varsa temizlendi ve halen temizleniyor. Bunun adı da KARŞI DARBEDİR.

Şimdi ise Siyasi bir saldırıyla Ekonomik darbe yapmak istiyorlar. Topla tüfekle yapamadıklarını yargı polis ve asker içinde yuvalanan teröristlerle yapmaya çalıştılar. Bunda da başarılı olamayınca şimdide siyasi baskı ve ekonomik saldırı planlarıyla üstümüze geliyorlar. Göreceksiniz buda ellerinde patlayacak.  

Karşılaştığımız her saldırıdan sonra Allah'ın inayeti, Milletimizin inancı ve Liderimizin feraseti ile her seferinde dahada güçlenerek çıktık. Hiç şüpheniz olmasın bu 4. çokuluslu saldırı karşısında da güçlenerek ve kazanarak çıkacağız.

Yapılan her darbeyi, karşı bir darbeyle püskürttük. Bu Darbeye de KARŞI BİR DARBE vuracağız. Öz güven ve kararlılık konusunda istikametinden ve hedeflerinden taviz vermememiz, bölgesel güç olma yolundaki haklı mücadelemizin bir örneğidir. 

Türkiye'de her alanda çok köklü değişiklikler oldu. Özellikle yargı ve bürokraside hiç bir şeyin artık eskisi gibi olamayacağını biliyoruz. Şimdide aynı değişiklik Sermayede ve sermaye sahiplerinde olacak. Olmalı.

Köklü bir değişimin elzem olduğu ve özellikle dışarıdan yapılan ekonomik manivelalara göz yuman sermaye sahiplerinin, Milli ve yerli bir duruş sergileyemediğini ve bu sınavda başarısız olduklarını hepimiz gördük. Bunun bir karşılığı birde bedeli olmalı. Mevcut Sermaye sahiplerinin, sermayeleri ile birlikte ekonomik güçlerinin zayıflaması gerekiyor.

Ülkemizde sermayenin el değişmesi artık tartışmasız bir gerçektir.

Bir ülkenin tam bağımsız bir hale gelmesinin yegane iki kuralı vardır.

Birincisi siyasi bağımsızlık.

İkincisi Ekonomik bağımsızlıktır.

Allah'ın izniyle bağımsızlığın siyasi ayağı tamamdır. 

Şimdi sıra Ekonomik bağımsızlığımızın mücadelesini verme zamanı.

Çok değil sadece bir kaç yıl sonra doların Türk lirası karşısında değer kaybettiğini ve Dünyadaki bir çok ülke TL ile ticaret yapacağını göreceğiz. Sadece inanç ve azim ihtiyacımız olan tek şeydir. 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
sema
sema - 6 yıl Önce

ahmet bey ülke batıyor siz ne diyonuz ya