HAVA, SU, TOPRAK AĞLIYOR!

Henüz Berlin kentini duvarların ayırdığı o dönemde, doğudan yükselen kömür kokuları ve onun oluşturduğu kirlilik neticesinde, kış aylarının rüzgarsız günlerinde SMOG (smoke) alarmı verilirdi. Bu alarm verildiğinde, yaşlılar ve astım hastaları sokağa çıkmaması tavsiye edilirdi. Gelişmiş batı Berlin, az gelişmiş doğu Berlin’in esiri olur, kirlilik yüksek duvarları aşardı.

1985 yılında ailemle birlikte Türkiye’ye kesin dönüş yaparken, babamın en önemli argümanı, astım bronşit rahatsızlığımdan dolayı, havanın daha temiz olduğu bir yere göç edeceğimizdi. Sadece yaz tatilinde geldiğimiz Denizli’de, kışları hiçte öyle babamın düşündüğü gibi geçmediğini 85/86 kışında görmüş olduk. Nüfus o yıllarda 200 binin altında, her evde kömür yakılıyor, iki tarafı dağlarla çevrili Denizli de adeta bir kirlilik fanusu oluşuyordu. Evler havalandırılamıyor, bebekler ve çocuklar havadaki yoğun SO2 arasından oksijenini sağlamaya çalışıyor, hedef sınırı çoktan aşan kirlilik, adeta mahşeri andırıyordu.

Yıl 2012: Berlin şehri, hava kirliliğini geride bırakalı 20 yılı aştı. Avrupa’nın artık hiçbir kentinde hava kirliliği diye bir sorundan bahsedilmiyor. Bunun en önemli nedeni tabii ki doğalgaz kullanımının zorunlu olması ve karbon emisyon kanunlarının uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Yıl 2012: Denizli şehri, nüfusu 500 binleri aşmış, ancak doğalgazın da şehrin yüzde 50’den fazla bölgesini kapsamasına rağmen, halen kullanımın çok düşük kaldığı ortadadır. Hani 2 yıl önce doğalgaz dağıtımı yapılan yerlerde kömür kullanımı yasaklanmıştı? Peki insanların doğalgaz tesisatını kurma imkanı olmayabilir, neden bunlar sübvanse edilemiyor? Çok ayrıntıya girmek istemiyorum, ancak hesabı sorulacak binlerce soru var!

Mahalli Çevre Kurulu’nca alınan kararlar, belirsiz nedenlerden dolayı uygulanmayışından dolayı, jenerasyonumuz heba edilmektedir. Seviye uyarı planları da maalesef kağıt üzerinde kalıyor.
Kaybettiklerimizin farkında olmadan, kirli havayı yere indiren yağmurun topraklarımıza, bu topraklarda yetişen besinlere ve dolaylı şekilde asit olarak bedenimize tekrar girmesine seyirci kalıyoruz. Ne kadar kariyeriniz, paranız olursa olsun, sağlıklı bir çevrede çocuklarımızı yetiştiremediğiniz sürece, biz yetişkinler neslimize olan sorumluluğumuzu yerine getirmemiş olacağız. Cehalet ve tepkisizlik, bizi ve çocuklarımızı bu kirli dünya da yaşamaya mahkum etti. Bunu göre göre tepkisiz ve eylemsiz kalınmasını anlayabilmek mümkün değil.
Hava, Su ve Toprak artık kirlendiği zaman, bize ne otoyollar, ne altyapılar, ne de AVM’ler kaybettiklerimizi geri getirebilir. Biz kaybettik ama halen değerini anlayamadık maalesef.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.