KRİPTO HAİNLER YİNE İŞ BAŞINDA

Din-i Mübin olan İslam Aleminin (henüz resmileşmemiş ama manen gönüllerde kabul edilen)  Halifesi makamına layık görülen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ÖSO Birlikleri ile ortak yürüttüğü Afrin'i Terörden arındırmak ve batının Siyonist planlarına kurban etmemek, ayrıca oradaki zulmü bitirip orayı özgürleştirmek amacı taşıyan bu operasyonla Siyonizm'in ikinci hamlesini de boşa çıkartmıştır. ilki Fırat Kalkanıydı. Fırat kalkanı bir hançer gibi girdi zulmün göğsüne Şimdi de Zeytin Dalı daha sonra İncir tadıyla, Arifin Sazıyla operasyonlarına devam edecektir. Bakınız burada çok önemli bir detay var.!! Batılı Ülkeler gibi operasyonlarımıza bilinç altlarında taşıdıkları zihniyetlerin dışa vurumu olan Demir yumruk, Kartal pençesi, Kobra Zehir'i gibi çirkin ve şiddet içeren isimler kullanmıyoruz.

Operasyonlarımızın isimleri temiz nimetler yada kültürel zenginliklerdir. İleri görüşlü, Demokrat, modern ve insancıl bir anlayışa sahip olduğumuzu, bizlere cahil ve gerici gözüyle bakanlara da ayrıca pişmanlık duymalarını ve utanmalarını sağlıyoruz. Medeniyet denilen şeyin bir giyim ve yaşam tarzı olmadığını, bir bütünleşme, birleşme  olduğunu onlara biz öğreteceğiz.

Bu bilene bir Alamettir. Anlayana Şifre, İdrak edebilene bir mesajdır. 

Suriye'de iç savaş çıktığından bu yana, Oralarda göçe zorlanan, evlatları, eşleri, arkadaşları, komşuları gözleri önünde öldürülen Suriye halkını, Kürt, Türk, Arap, Müslüman, yezidi, Mecusi, Hristiyan ayrımı yapmadan, hoş görü ve merhametle kendi Ülkemizde misafir etmemizi bile istemediler. Bunu iç siyasete malzeme eden, utancından ölmesi gereken sarhoş bir Muhalefetimiz var.

Medeniyeti ve kurtuluşu batıda sanıp oralara giderken yollarda, denizlerde ölüp kıyıya vuran bebekleri gördük. Bir şekilde gitmeyi başaranlara da, oralarda nasıl muamele edildiğini Televizyonlarda hepimiz izledik. insanlıktan nasibini almamış batı artık medeniyetin yüz karası unvanına sahip olmuştur.

Türkiye'nin bu onurlu davranışı bütün dünyanın takdirini kazanmış ve batıya da ders olmuştur. Asalet sahibi bir Devlet ancak böyle kanaatkar ve imanlı olabilir. Büyüklüğün şanı bunu gerektirir. Şimdide artık misafirleri evlerine gönderme zamanı gelmiştir. Güven ve selamet içinde Buradan gidenler evlatlarına sizce ne anlatacaklar? Nesilden nesile Türkiye'nin güvenilir ve emin bir ülke olduğunu, minnet ve vefa duyguları içinde hatırlanmayacak mı? Buradan giden çocuklar 15 - 20 yıl sonra oralarda öğretmen, mühendis, doktor, polis ve siyasetçi olacak. Bu birileri için hiç bir şey ifade etmeye bilir ama benim için çok şey ifade ediyor.

Özellikle Ulusalcı ve sol görüşlü ve onların her dediğine ''Meee'' diyen elit koyunlarına söylemek istediğim şey şudur; deşifre olduğunuzu ve kaybettiğinizi artık kabul edin.

Kendilerini sahip olmadığı ve hiç bir zamanda olamayacağı bu ülkenin asıl sahipleri olarak görüyorlardı. Her naneyi yiyip Atatürk'ün arkasına saklanıyorlardı.

Artık oyunları, entrikaları, rolleri, foyaları tek tek ortaya çıkmıştır.  

Özellikle şu Türk Tabibler Birliği denen ihanet kulübü ve onlara benzeyen Vakıf, Dernek, Birlikler ve Odalar adı altında elit görünümlü kripto hainlere artık taviz verilmemelidir. 

Bu Ülkede PKK ve DEAŞ gibi eli kanlı Allahsız kitapsız teröristler, elini kolunu sallayıp metropollerde, eğlence yerlerinde, düğünlerde, Devlet dairelerinde, şehirlerin sokaklarında, halk pazarında bombalar patlatıp, görevi başındayken Öğretmenlerimizi, polis ve askerlerimizi, kaymakamlarımızı, yolda yürüyen insanlarımızı katletmedi mi? Bunların içinde vezneciler katliamı var. Orda polis memuru kardeşim Ramazan KIRBOĞA'da şehit olmuştu. Bu aydın ve sanatçı görünümlü doktor, doçent ve profesör ahmaklar bu Milletin ciğerine ateş düşerken, bok böceği gibi sessiz kalmaktan başka ne yaptılar? kuru bir baş sağlığı bile dilemediler. Kalkmış Devletin Beka meselesi ve zulmün def edilmesi maksadıyla yürüttüğü operasyonlarda PKK'yı PYD'yi YPG'yi savunurcasına açıklamalar yapıp, süslü entel dantel bir kaç cümle kurup, mektuplar yazıyorlar meclisteki vekillere.

Bu cesareti kimden alıyorlar ben çok merak ediyorum. 

Devlet artık ihanete taviz vermiyor. Vermemelidir. Milli Mücadele ruhuyla hareket etmeyen ve Devletin bekası olan meselelerde, Devletin attığı adımlara aykırı tavır takınan, eleştiren veya karşı çıkan tüm bu kurum ve kuruluşlar hakkında savcılıklar harekete geçmelidir. Asliye hukuk Mahkemeleri aracılığı ile yönetim kurulu, asil üyeler, oda başkanları vb. hepsinin görevlerine ve lisanslarına son verilmelidir. Yöneticilerinin, Eylem ve davranışlarını terörle mücadele kapsamına alıp, bu doğrultuda davalar açılıp Ağır Ceza Mahkemelerinde Hakimin karşısına bir hain gibi getirilmeliler.. Devlet bu kuruluşların Yönetimine kayyum atayarak, var oluşlarının temel amacı olan Halka ve Devlete hizmet maksadını cebren ifade etmek iktiza etmiştir. 

CHP'nin bir de genel başkan yardımcısı var. Musul'da DEAŞ'çılarla karşılaşırken korkusundan ben konsolos değilim diyen bir ödlek bu adam. kalkmış Özgür Suriye Ordusuna terörist diyor. Yani diyor ki, Türk Askeri teröristle ortak operasyon yapıyor. Bu Siyasetin alçaklık görmüş halidir.

Birde Genel başkanları PYD için onlar siyasi bir örgüttür diyor. 

Salih Müslüm Türkiye'ye gelip gittiğinde kim engel oluyordu? 

Bir çok  defa geldi Türkiye'ye ve Devletin mahrem kurumlarıyla görüştürüldü. Aklını başına alması için ve Amerika'ya ruhunu satmaması için defalarca uyarıldı. Ama o ne yaptı? Hainlik ve Düşmanlık yaptı.

Orda ölenlerin çoğu Kürt evet ama bunun tek sebebi Salih MÜSLÜM ve ona sırtını dayayan HDP'li vekillerdir. Barzani de aynı ahmaklığı yaptı. ilk fırsatta kendilerine dostluk eli uzatanları sırtından hançerlediler.

Ben de Kürdüm. Ben niye ihanet etmiyorum? Ya da biz neden öldürülmüyoruz? Çünkü biz kürtlüğümüzle değil dinimizle gurur duyar ve dinimizin şartlarıyla amel ederiz. Irk'ta üstünlük arayanlar, dindeki eşitliği anlayamazlar.

HDP'li vekiller neyle suçlanıyor ve nasıl yargılanıyorlarsa aynı şekilde CHP'li vekiller ve siyasetçiler de, aykırı hareket eden aydın görünümlü züppelerde  yargılanmalı. Çünkü bu elit hainler ve CHP'li siyasetçilerinin söyledikleri, tutuklu HDP'li vekillerin söylediklerinin aynısıdır. Fazlası var eksiği yok. Devlete hakaret, Devletin bölünmez bütünlüğüne kast etmek, terör örgütü mensuplarını övmek, terör örgütü propagandasını yapmak vs. vs..

Artık bazı konularda denenmişi denemeyelim. Bilenen köyde kılavuzu aramayalım.

Devletimize ve Milletimize doğrudan yada dolaylı yoldan saldıran her kim olursa olsun bedel ödemeli.

Allah Devletimize Zeval vermesin. Daim kılsın.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.