BASS'IN GİTMESİNE İZİN VERİLMEMELİ

15 temmuz ihanet gecesinin senaristleri ve müsebbibi olanlar, büyük ve köklü bir Devlet olduğumuza veya olabileceğimize ihtimal bile vermek istemediler. Erdoğan olmasaydı kim hangi yürekle fetö ile mücadele ederdi? 

40 yıllık dostları, onun sayesinde itibar kazanan nankörler, üniversite yıllarındaki arkadaşları hatta dava arkadaşları bile ona ihanet edip sırtını döndü. 

Darbe gecesinin sabahında girişimi bastırıp,  1 ay sonra sınır dışına fırat kalkanı gibi kararlı ve büyük bir operasyon yaparak, bütün ortadoğuda dengeleri alt üst eden Türkiye orta doğuyu kaderine terk etmedi . Hem kendi sınırımızdaki tehtidleri hemde komşu sınırımızdaki zulme sessiz kalmadı.

Ilk bir kaç günden sonra adil öksüzü bütün dünya tanıdı. Arkasında bir sürü iddia ve dedikodular çıktı ama dedikodudan uzak bir gerçek vardı. Oda adil öksüzün ABD büyük elçiliğine ait bir numarayla yaptığı telefon görüşmeliriydi. John Bass bu iddiaları inkar etsede, iddia sahibi MIT olunca kafalarda kuşku daha çok artıyor zira MIT'in başarılı operasyonları ve istihbarat toplama konusundaki stratejisi, dünyadaki bütün istihbarat birimlerine parmak ısırtıp, kendine hayran bırakıyordu. Zaten Ülkesini seven ve biraz da gündemi takip eden her vatan evladı bunu biliyor. 

Bass ikinci açıklamasında, Türk güvenlik kuvvetlerinin ABD Büyükelçiliği’ndeki operasyonları sürdürmesi halinde ABD Büyükelçiliği’nin Türkiye’deki tüm FETÖ darbe girişimlerinin arkasında ABD’nin ve kendi rolünün ortaya çıkacağından derin endişe duyduğu için operasyonları durdurmak istiyor

Kısacası Bass'ın etekleri tutuştu çünkü bu işin ucunun kendine dokunacağını anladı. Cumhurbaşkanı Erdoğanın da dediği gibi Türkiye artık o bildiğinizTürkiye değil. 

Türkiye cumhuriyeti Tarihinde ilk defa ABD nin yaptırımına karşılık olarak, misliyle cevap veriyor. Bu da Türkiyenin ABD ile arasındaki iplerin kopmasını ve siyasi ilişkilerin düşürülmesini arzuladığı anlamına geliyor. Zira ABD Türkiyeye ve tüm uyarılarına rağmen PYD'yi ve ona bağlı çeteleri silahlandırarak üstüne birde askeri eğitim verip düzenli bir ordu haline getirmesiyle müttefik olmadığını bir kez daha göstermiş oldu.

FETÖ ile başaramadığını şimdi ise  Barzaniyi kullanarak iç karışıklık çıkararak başarmak istiyor. Bunu anlamamak tam bir ahmaklık olur.

Her ne kadar FETÖ muhibbi John Bass ister kendi inisiyatifiyle, ister ABD Müesses Nizamı isteğiyle, isterse Trump’un emirleriyle bu işi yapmış olsun,  ortada büyük bir becerisizlik var. 

Türkiye’yi ve onun istihbarat birimlerini hafife alma hatasına düştüler. 

Barzani konusunda da hataya düşecekler. Çünkü Barzani Kürt halkının temsilcisi ve sözcüsü olmadığı gibi lideri de değil ayrıca Kürt halkı ile ihanet kelimesi aynı cümlede dahi yer alamaz. 

Ancak olayı soruşturan yargı ve güvenlik birimlerimiz Adil Öksüz ile ABD ajanı Topuz arasındaki ilişkileri, Istanbuldaki ABD Başkonsolosluğu’ndan Adil Öksüz’ün Topuz tarafından neden arandığını, Akıncı Üssü iddianamesinde 3’üncü sanık olan mahrem imam Kemal Batmaz’ın ABD tarafından neden deşifre edildiğini, vize krizi öncesinde ABD’nin FETÖ’yü gözden çıkarıp çıkarmadığını,

Bass ile ilgili hukuk dışı bazı olayların organizatörü olduğuna yönelik iddiaları gizlilik içinde tüm detaylarıyla araştıran güvenlik güçleri ve yetkili savcılığın soruşturmayı sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için Bass'ın Türkiye sınırları dışına çıkmasına izin verilmemeli. 

Devletin zirvesinden Hiç kimse Bass'a randevu vermeyerek ve onu adam yerine koymayarak duruşunu açıkça ifade etmişti. 

15 temmuz gecesi 250 den fazla vatan evladını şehit edenleri kendi mahkemelerimizde yargılamamaza ve cezalandırmamiza ne Diplomasi ne de Bürokrasi engel olamaz. Olmamalı. 

Bu yüzden savcılar Bass'ın diplomatik dokunulmazlığını bir kenara bırakıp ifadesini almak için göz altına almalı. Çünkü burda ülkenin egemenlik haklarına ve bölünmez bütünlüğüne karşı bir suç işleniyor, bunu kimin yaptığının ne önemi var? 

Ayrıca idlibe yapılacak operasyonun blöf olmadığını anlamaları zor olmadi ve bunun olmaması icin elinden geleni yapacaklardır. Rusya bile idlip konusunda sessiz kalıyorsa, Türkiyenin  bu operasyon konusundaki kararlılığı sayesindedir. İdlib operasyonun başarılı olmasından başka yolu olmadığı gibi idlib düştüğünde veya Turkiyenin buradaki operasyonu başarısızlıkla sonuçlanması halinde bütün idlib düşer ve Türkiye ciddi bir saldırıya maruz kalır.

Erdoğanın kararlı duruşu ve güvenlik güçlerimizin bilinçli taktiksel operasyonu, milletimizin ve mazlumların hayırduasi sayesinde,  Allahın da izni ile tüm bunların sonunda daha güçlü daha büyük bir Devlet olarak alnımızın ak'ıyla çıkacağız. 

Çünkü biz ortadoğu ve körfez de söz sahibi bir ülke olarak bu masada oturamazsak, masadaki menü oluruz.

Zira Türkiyenin, vatandaşlarına yönelik mahalle aralarında, ana caddelerinde AVM lerde ve hava alanlarında artık terör eylemine tahammülü kalmadığı ve artık etkili icraatlar yapmanın elzem olduğu bir sürece girmişti.

Sınır ötesi operasyonlar başladıktan sonra terörün zayıfladığı hareket alanının daraldığını biliyoruz.

Muhalefetin tüm bu konulara yaklaşımı siyaseten yanlış olduğu gibi vatanseverlikten de çok uzak. Erdoğanı idlibden gelen her şehidin sorumlusu olacağını söylemesi tam CHP ye yakışan bir siyasi üsluptur. 

 Türkiye kararlı ve etkili uzun vadeli siyasi çıkarlarından taviz vermeden yoluna devam ederek, tüm müslümanların ve dünya mazlumlarının umudu olmaya devam edecektir. 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.