FİKİRLERİNİZİN KÖLESİ DEĞİLSENİZ, ONLARI DEĞİŞTİRİN

Aslında bu bendeki bir isyanın başlangıç noktasıdır. Bir kırılma noktasıdır benim için bu düşünce, çünkü inandıklarımızın ve uğruna gözümüzü kırpmadan birçok şeyden vazgeçmeyi göze aldıklarımız, bir anda inandıklarımız ve bütün ruhumuzla bağlanıp yüreğimizi feda edebileceklerimizin aslında körü körüne bağlandığımız ve bizi aptal yerine koyan hainlerden başka bir şey değilmiş. Hep derim; kalp yeterli gelseydi Allah aklı yaratmazdı. 

Çünkü ikisi de insan oğlunun dışında hiçbir mahlukata verilmemiş birer nimettir. Yaptığımız işlerde, sahip olduğumuz düşüncelerde, amellerimizde ve yaşam felsefemizde karar almak ve hayatımızın bir parçası olacak olan konular üzerine kendimizle çeliştiğimiz zaman, konuyu önce aklın kabul etmesi sonrada kalbin tasdik etmesi gerek. Kalp ile akıl yanılmaz mekanizmaları olan ve bağımsız hareket eden birer sistemi barındıran ve henüz maneviyatını ve kapasite limitini ölçecek bir aygıt üretilmedi. 

Üretilemez de çünkü üretilecek her şey onların gücüyle ortaya çıkıyor o yüzden sınırsız bir kaynaktır. Hayatlarımıza birileri yön vermemeli ve bir başkasının düşüncesini sırf ona gönül veriyoruz diye kabul etmek zorunda olmamalıyız işte bu yüzden Allah aklı yarattı. Mesela ben, 18 li yaşlarda koyu bir solcu ve pratik eğitimini komplo teorileri ve pratik siyasi gelişimi yüksek olan Kürt solunda uzun yıllar siyaset yapmış insanlardan aldım. 

O davaya yabancı biri değilim ve uzun süre aktif siyaset yaparak o kurum altında hem farklı insanlarla tanışıp bilgi dağarcığımı genişletip hem de birçok farklı konunun bilgisini bünyesinde bulunduran değişik fikirleri benimseyen insanlarla görüşme şansım olmuştu. 1990 lı dönemlerde siyaset yapmak çok zordu ve özellikle Kürt kökenli birinin kendisini ifade etmek istemesi bir çok alanda problem yaratıyordu bunu kimse inkar edemez çünkü bizzat bunu yaşadım. 

Hal böyleyken bu sistemin bozuk olduğunu ve artık düzelmesi gerektiğini ve bunun bir parçası olmak isteme hissi devrimci ruhuna işliyor. Önde giden ve daha fazla bilgisi olanlar ne derse o doğrudur. Çünkü oda bir başka öndekinin sözüne inanarak söylüyor, oda bir öndekinin bu şekilde örgütlenip tek düşünce tek fikir tek kavgalar oluşurdu.Her ne olursa olsun, hangi düşünce ve hangi kurum altında yaşayıp işleyiş yapsam da sahip olduğum manevi ve dini değerler benim için her zaman rehber olmuş hayatımın akışını buna göre yönlendirmişimdir. Yaptığım şeyler yanlış bile olsa inancım ve imanım bu konuda vicdan mekanizması ile üstüme gelirdi ve yaptığım şeyin kalbime muhalif olduğunu hatırlatırdı. Anlıyordum ki kalbim bu olayı ve bu olaydaki pozisyonumu tasdik etmiyor. Duygusal olaylar her zaman bizleri tetiklerdi. 

Örneğin bir gözaltı olayı veya tutukluluk halleri bende daha fazla bir hırs ve daha kalıpsal bir mücadele ile yürümem gerektiğini ve yaşananların derhal son bulması için hızlı bir örgütlenme ve sistemi çökertme veya değiştirme çabası, değiştiremezsen de bir parçası olabilme savaşını vermekten başka bir şey değildi devrim. 

Beraber aynı düşüncelere sahip olduklarımızla aynı şeylere inanmıyorduk bu çok saçma ve çok ters bir konuydu benim için. Detaylarını yazmamaya söz verdiğim insanlar var ve hepsi benim gibi genç yaşta hayat akışını değiştiren, düşüncelerini yeniden şekillendirip gerçekliğin ve adaletin hakimiyeti için saf değiştirmişlerdir. Ben, fikirlerimi ve düşüncelerimi değiştirebilmeyi seçtim çünkü düşüncelerimin sahibi ile kölesi olmak arasında karar vermem gerekiyordu. Evet, ben dünya görüşümü hayat felsefemi ve inanç ile inanış arasında bocalarken neye inanıp neye güveneceğim konusunda kararsız kalırken, aklım kalbime bir söz söyledi!

Dedi ki; ‘’birlikte hareket edelim, ikimizde aynı şeyleri isteyelim’’ 20 yaşında düşüncelerimin ve fikirlerimin kölesi değil de sahibi olduğumu onları değiştirerek anladım. İnsan ilişkilerimiz de ticari ve manevi hayatımızda, aklımızı malımızı gücümüzü çevremizi itibarımızı ve dinimizi kullanmak için biri veya birileri bizlere her zaman yanaşacaktır ama bizim onlara çizdiğimiz sınırın ötesine gidememeliler çünkü gittiklerinde bize hükmedip kendi vatanımıza ihanet etmemize sebep olacak kadar alçaklaşabiliyorlar. 

O yüzden düşünceler ve fikirler değişebilmeli çünkü onların sahibiyiz kölesi değil. Ya da, Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi; ‘’ kendi rızasıyla zarara girene merhamet edilmez’’ Vesselam…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.