FETÖ VE PKK’NIN TASMASI, PAPAZA TOSLADI

Sizlerinde malumu dün ajanslara bir son dakika haberi düştü. ABD hazine bakanlığında yapılan yazılı açıklamada, Adalet bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri bakanı Süleyman Soylu’ya yaptırım kararı uygulanıp, Amerika’ya girişleri ve oradaki ticari faaliyetleri askıya alındı diye.

Aklı başında bir Devlet; muhatap olarak sadece  başka bir Devleti alır. Demek ki karşımızda aklı başında değil, başka yerlerde olan bir devlet var. 

Amerika’nın bu yaptığı şımarıklık ve güç sarhoşluğudur.

Adaletin işlediği bağımsız ülkelerde yargıyı, kendi menfaatlerine ve kendi çıkarlarına göre dizayn etmek istemesiyle meşhur olan bu haydut devlet, dünyanın sahibi olmadığını artık anlamalı.

Sözde özgürlükçü ve demokratik ama özünde despotluk ve mafyacılık ruhu olan bu köksüz Devlet müsveddesinin en güzel yaptığı şey İsrail’e dalkavukluk ve Müslümanlara ve mazlumlara düşmanlıktır. Türkiye’ye düşmanlık yapmanın kendisine bir faydası olmayacağı gibi büyük bedelleri de olacak. Daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Amerika; kibirli yaklaşımları, gereksiz Askeri ve silah harcamaları yüzünden (sovyetler birliği gibi) bölünüp parçalanacak.

Bu yaptırım kararı çok saçma ve aptalca bir karardı. Karşılığını misliyle alacağını bildiği halde, böyle bir karar alıyorlar. 

Amerika, 40 yıldır PKK’yı ve FETÖ’yü besleyerek silahlandırıp, insanlarımıza saldırmasını sağlamıştır. Yaptırım kararından çok daha fazlasını yaşattı bize. 

Amerika’nın En iyi yaptığı işi Terör örgütlerini taşeron olarak kullanmasıdır. 

15 Temmuz’da ülkemize doğrudan ve açıktan saldırmış, Cumhurbaşkanımıza suikast teşebbüsünde bulunarak bize olan kinini göstermiştir. Amerika’dan ve Batı’dan bize zerre miskal fayda gelmemiştir. Bundan sonrada gelmeyecektir.

FETÖ ve PKK’nın tasmasını elinden tutanlar, şimdi papazla duvara tosladılar.

Papaz Brunson, FETÖ’nün mahrem imamlarıyla ve PKK’nın üst düzey yöneticileriyle defalarca buluşup kaos planları yaparak, ülkemize ve ulusal güvenliğimize zarar vermiş bir ajandır. 

Amerika Papaz Brunson’un yargılanmasını bahane edip, Türkiye’yi tehtid ve şantajlarla kendi çizgisine çekmek istiyor. Bu ülkede misyonerlik ve din adına çalışmak suç değildir. Ama misyonerlik adı altında terör örgütlerine yardım etmek, birlikte eylem planları hazırlamak suçtur. 

Papaz Brunson, papazlık yaptığı için değil ajanlık yaptığı için yargılanıyor. 

Ev hapsine alınmasının da bir hikmeti vardır. 

Bu karar, Devletin zaaf gösterdiği anlamına gelmemeli.

Amerikanın bundan sonraki hamlesi, Rusya ve Çin ile olan yakın ticari ilişkilerimizi sabote etmek olacak. Özellikle savunma sanayisinde ve bilişim teknolojisi alanında yürütülen ortak çalışmaları hazmedemiyor. Türkiye Rusya ve Çini aynı masada oturtmamak için elinden geleni yapacaktır. 

Vakit kaybetmeden bu yaptırım kararına  misliyle cevap vermek zorundayız. Her ne kadar sembolik olduğu düşünülse de, bu karar bir savaş ilanıdır. 

Yaklaşan fırtınanın habercisidir.

Türkiye, prangalarından kurtulmuş bir ülke olduğunu ve yeni dünya düzeninde, hakettiği konumunu dünyaya göstermek zorundadır. Çünkü Amerika yeni dünya düzeninde Türkiye’nin söz sahibi olmasını istemiyor. 

Amerika, bizim için dünyanın en büyük tehdidi’dir. Artık diplomasinin gereği olan, müttefiklik ve ittifak ilişkilerinden bahsetmek gereksiz ve saçma olur. Bunun bir anlamı kalmadığı gibi ahlaki bir zemini de kalmamıştır. 

Özellikle Suriye ve Irak’ta ve buna benzer alanlarda yürütülen stratejik ortaklık ilişkilerinin askıya alınmaması veya iptal edilmemesi Devlet suçudur. 

50 bine yakın insanımızı katleden, terör örgütlerini tüm eylemlerinde taşeron olarak kullanan, ülkemizi ve Devletimizi alenen tehtid eden Amerika’nın askeri üsleri, özellikle İncirlik üssünü acilen kapatmak zorundayız. 

Gücünü şımarıklıktan alan bu Haçlı zihniyetine verilebilecek en iyi cevaplardan biri bu olacaktır.

Önümüzde sancılı ve zor bir süreç bizi bekliyor.

Mayasında haydutluk olan Amerika, Türkiye’nin gücünü kabul etmediği sürece, yeni dünya düzenindeki rolünü kabul etmediği sürece yumuşak davranamayız. 

Artık geri dönüşü olmayan bir yola girdik. Bu saatten sonra Geri adım atamayız. Durursak düşeriz. Dönersek düşeriz.

Türkiye’yi İslamın son kalesi olarak gören mazlumların umutlarının hatrına, sancak yere düşmesin diye kanını toprağa akıtan şehitlerin ve onların ardında kalan yaşlı gözlerin hatrına, iki gün önce eşi ve bebeği şehit olan “iki Canımız vardı vatana feda olsun” diyen Mehmetçiğin göğsündeki imanın hatrına ve Devletinin bekası için sokaklarda ölüme koşan yiğitlerin hatrına duramayız. Dönemeyiz. Zamanında verilmeyen kavgaların bedeli Devlet olacaksa, can da gitsin canlar da.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.