ERKEK VE ALDATMA!

Erkeklerin büyük bir oranı, aldattığında, ballandıra ballandıra çevresine anlatır, bundan haz duyar. Daha ötesi de söz konusudur. Bir kadınla nasılsa yan yana bulunma fırsatı yakalar; mesela bir kafede, erkek arkadaşlarıyla otururken, uzaktaki masada oturan iki komşu kadının yanına hal hatır sorma bahanesiyle bir dakikalığına uğrar yani istenmeyen misafir olur. Arkadaşlarının yanına döner, “o masada sağda oturan var ya, yengeniz olur” der. Arkadaşları üstüne gelirse, neler anlatacağını kestirebilirsiniz. 

Daha başkası da olabilir. Bir arkadaşımın tanıklığını anlatayım. Ailesiyle Uzakdoğu’ya, seyahate gider, lüks bir restoranda yemek yemektedir, genç kızı ve eşiyle. Görünüşe göre çevrede Türkçe konuşan kimse yoktur. O da ne? Yandaki masada, uygar görünümlü iki erkek, hem de yüksek sesle, kimsenin anlamayacağını düşünerek konuşmaktadır. “Elli dolar verdim ama, görseydin, o nasıl muamele…” Bunu söylerken, kaba el kol hareketleriyle birtakım pozisyonlar da tarif etmektedir… Genç kızının ve eşinin yanında arkadaşım kibar davranır ve komşu masanın duyacağı şekilde sesini yükselterek eşine seslenir; “karıcığım salatayı bana uzatsana!” Kızı o sırada bu insanlık ayıbından utanmış, yüzü sapsarı, önüne bakmaktadır. Neyse, bizimkiler nasılsa utanır ve saniyesinde masayı, ayakta hesabı ödeyip restoranı terk ederler. 

İki yüz kızartıcı olay. Birincisinde, olur ya, “yengeniz olur” denilen kadının kocasının samimi bir arkadaşı masada olsa ve açık veya kapalı kocayı uyarsa neler olur? 

Psikologların üzerinde önemle durdukları, insan davranışını önemli ölçüde belirleyen üç konu vardır; benlik kavramı, özsaygı ve özgüven. Bazı kişilerde bu üç nitelikte önemli eksiklik söz konusudur. Böyle kişilerin aşağılık kompleksi içinde boğulduklarını da söyleyebilirsiniz. Kişinin, kendi yeteneklerine, gücüne olan inancı ve güveni yetersizdir. Bu güvensizlik ve inançsızlık, kişisel deneyimlerin, geçmiş yaşantının, davranışların ve sosyal etkileşimlerin toplamından geliştirilen kazanımlardır.Bu durumdaki kişi,farkında olsa da olmasa da kendini sürekli başkalarıyla kıyaslar. Dahası söz gelimi, eşini, çocuklarını da başkasının eşleriyle, çocuklarıyla kıyaslar. Bu tür bilinçli veya bilinçdışı karşılaştırmalar zihninde şekillenir ve benlik kavramının gelişme düzeyini belirler. Bu durum, davranışlarında etken olur, aşırı olursa örnekleri verilen davranışlar ortaya çıkar. Kişi ruhsal yapısının derinlerindeki bir eksikliği telafi etmeye çalışırken, insanlık onuru adına utanılası durumlara düşer. Birçok uzman, benlik kavramını, özsaygıyı ve özgüveni her alandaki toplam duygusal uyumun en iyi göstergesi olduğunu kabul eder. Altta yatan değersizlik hisleri genellikle birçok durumda ruh sağlığını etkilemekte ve hatta bozabilmektedir. 

Birçok önemli araştırma, tüm insanlarda benlik kavramının anksiyete ile aralarında ters orantı bulunduğunu, benlik kavramı azalınca anksiyetenin arttığını göstermiştir. Benlik kavramı yüksekse anksiyete düşük, benlik kavramı düşükse anksiyete yüksektir. Başka deyişle benlik saygısı düşük kimselerin stres ve anksiyete sorunlarını daha çok yaşayacakları kabul edilir. Dahası, öz saygısı düşük olan kişilerde daha çocuklukta, olasılıkla çocuk istismarı, madde kötüye kullanımı ve yetersiz adolesan kişiler arası ilişkileri söz konusu olacaktır. 

Toplumsal değer yargılarımız veya erkek yanlı peşin hükümlerimiz de bu davranışları besler; “aldatma” erkek tarafından yapılıyorsa, adı “çapkınlık” olur. Genel anlamda erkek çapkınlığının mağduru hatta bazen kurbanı olan anne kadın da, büyümekte olan oğluna “çapkın” diye, bir anlamda yüceltici sıfatlarla hitap etmekte zorlanmaz, hatta haz duyar..

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.