banner249

Önce bacağını, sonra eşini ve kızını kaybetti Yılmadı ahşaba hayat verdi

Deniz astsubayı iken önce bir bacağını, sonrasında Marmara depreminde ilk eşini ve tek çocuğu olan 11 yaşındaki kızını kaybeden Durmuş Turanoğlu, 3 yıllık depresyon sürecinin sonrasında ahşap oyma hat sanatı ile yaşama tutundu.

Önce bacağını, sonra eşini ve kızını kaybetti Yılmadı ahşaba hayat verdi
banner240

Turanoğlu, 50’li yaşlardan sonra keşfettiği yeteneği için “Bunu, hayat hikayeme sabretmemin sonunda bana verilen bir lütuf olarak görüyorum” dedi. İzmir Foça'da yaşayan Durmuş Turanoğlu, hayatta kaybettikleri karşısında büyük bir sabır göstererek adeta karanlıktan aydınlığa çıktı. 59 yaşındaki Turanoğlu, 1996 yılında Yaşanan feci iş kazası sonucu sol bacağını kaybeden Turanoğlu, talihsiz olaydan 3 yıl sonra ise Marmara depreminde ilk eşini ve 11 yaşındaki kızını kaybetti. Sonraki 3 yıl son derece zorlu geçti. Ağır bir depresyon dönemi yaşayan, gündüzleri sokağa dahi çıkmayan Turanoğlu, ikinci evliliğini yaptı. Sonra ahşap sanatına yöneldi. Hattatların eserlerini ağaçlara bire bir oyarak hayatta gösterdiği sabrı sanatında da gösteren Turanoğlu’na, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Geleneksel Türk El Sanatları Sanatkarı kimliği verildi. Neredeyse bütün gününü atölyesinde geçiren Turanoğlu, “İnsanların başına her şey gelebilir ancak yaşama bir yerden tutunmak gerekiyor. Ben de sanatla tutundum" şeklinde konuştu. “KARANLIKTAN AYDINLIĞA ÇIKTIM” Sanatla tanışmadan önceki 3 yıllık süreciy ile ilgili Turanoğlu, “Depresyona girmek farklı bir olay. Bir insan düşünün; 3 yıl boyunca sürekli ‘nerede, ne zaman, nasıl öleceğim?’ kanaatsiyle yaşıyor. Bu çok acı bir olay. Gündüz hiç dışarı çıkmazdım. Geceleri mezarlığa giderdim, ağlardım, dua ederdim. Sanata yönelmemi karanlıktan aydınlığa çıkmam olarak görüyorum. Şu an hiçbir şeyim yok ancak çok şeyim var ve mutlahenk” şeklinde konuştu. “SABRETMEMİN SONUNDA BANA VERİLEN BİR LÜTUF” Görev esnasında aktif birliklerde çalıştığını kaydeden Turanoğlu, şöyle dedi: “Akdeniz’de gitmediğim ülke, katılmadığım tatbikat kalmadı. Somali’ye kadar gittim. Güneşin hiç batmadığını görev esnasında gördüm. 1 yılda 240 gün denizde dolaştığımı bilirim. 93 gün karaya çıkmadan görev yaptığımı bilirim. Yani benim bu sanatta evveliyatım yok. Çıraklığım, kalfalığım yok. Bunu, hayat hikayeme sabretmemin sonunda bana verilen bir lütuf olarak görüyorum. Bunları satarsam bir kısmını ihtiyacı olanlara vermek isterim. Çok para mutluluk getirmiyor. Her türlü masrafını karşılayarak 43 sergi açtım. Kültür ve Turizm Bakanlığı bana Geleneksel Türk El Sanatları Sanatkarı kimliğimi verdi. Çevrem beni destek veriyor. Çok mutlu oluyorlar. Keşke üniversitelerde gençlere bunları öğretsem. Ücret de istemem yeter ki birileri öğrensin.”

Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2016, 13:38

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER