KATAR ÜZERİNDEN TÜRKİYE'YE ŞANTAJ

İki gündür hem Dünya medyası hem de Türkiye'deki haber programları Suudi Arabistan'ın Başını çektiği ve körfez ülkelerinin bazılarının da yer aldığı, Katara uygulanan ambargo gündemden düşmüyor. 

''Teröre Destek vermek'' gibi komik ve saçma sapan bir gerekçeyle diplomatik ilişkilerin kesildiği ve her an askeri seçeneklerin masada olduğu bu entrika dolu fitnenin ABD'nin klasik dış politikası olduğunu herhalde anlatmama gerek yok.

Twitter hesabından bir açıklama yapan Trump, "Ortadoğu'ya ziyaretim sırasında, radikal ideolojinin daha fazla fonlanmaması gerektiğini söyledim. Liderler Katar'ı işaret etti, bakın!" ifadelerini kullanıyor. Dahası var Trump açıklamalarının devamında, Katar'a uygulanan ambargoyu "Tüm referanslar Katar'ı işaret ediyordu. Belki de bu terör dehşetinin sonunun başlangıcı olur!" 

Bakın : İngiltere'de Başbakan Theresa May diyor ki: "Terörün finansmanından sorumlu olanlarla sert konuşmalar yapmak zorunlu hale geldi"

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel: “Ben durumun dramatik bir şekilde tırmanmasından ve tüm bölgede yol açacağı sonuçları konusunda endişeliyim.” diyor.

Yani adamlar diyor ki, siz birbirinizi yiyin kalanı biz zaten yiyoruz... 

CHP genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu ise grup toplantısında batının poltikasını destekler biçimde açıklamalar yapıyor. Diyor ki: ''AK Parti uzak durmalı. Başta AK Parti Genel Başkanı Müslüman Kardeşlerden desteğini çekmeli, aynı şekilde Rabia simgesinden de vazgeçmeli. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE İHVAN'ı terör örgütü olarak görüyor. Siz simgesini getiriyor, AK Parti'nin simgesi haline getiriyorsunuz. Ne yerli ne milli. Terör örgütünün 4 parmağını getirdiniz, simge yaptınız'' Bu açıklamaları dinledikten sonra hiç şaşırmadım çünkü CHP'nin bugüne kadar hiç bir zaman kendi parti politikası olmadı. Hep batının söylemlerini destekleyen veya tamamlayan çizgide siyaset yapmıştır. Bunun değişmeyeceğini herkes bilir. Zaten CHP'den milli bir politika beklemek hata olur.

Gelelim işin özüne. Ortadoğu kan gölüne dönmüşken, Suriyede, Irakta, Libyada, Lübnanda ve diğer iç savaşın içindeki Müslüman Ülkelerde kalıcı bir barış sağlanamazken özellikle Katarı bu ateş çemberinin içine çekmelerinin sebebi nedir? Türekiye bunun neresinde olmalı?

Neden Katar?

Katar, Qatar İnvestment ile New York'ta yatırım yapacağını açıklamıştı. Ancak 30 milyar dolar ABD nin kabul etmeyeceği bir rakamdı. 

Etmedi de. Aslında ABD bunu hakaret kabul etti.

Katar 3 milyonluk bir nüfusa ship küçük bir Ülke olarak görünse de Resmi kayıtlara göre 25 milyar varil petrol rezervine sahip..! Milyonlarca metreküp Doğal gaz da var.

Bu Trilyonlarca dolar demek. ABD, Katar'ı ingiltere veya başka bir ülkeyle paylaşmak istemiyor.

Peki Katar neden hedef seçildi?

Katarı kontrol altına alırlarsa Türkiyeyi de, İngiltereyi de, Çin'i de zora sokarlar.

ASLINDA HEDEF DOĞRUDAN KATAR OLARAK GÖRÜNSE DE ASIL HEDEF TÜRKİYE İNGİLTERE VE ÇİNDİR.   

Çünkü Katar Zıt kutuplar arasında denge politikası yürüten tek Ülkeydi, hem İran'la hem de İran'a düşman olan körfez ülkeleriyle iyi ilişkilerini sürdürdü. Katar, bölgedeki iki büyük rakip İran ve Suudi Arabistan arasında kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumayı başardı. Hamas gibi Arap dünyasındaki diğer İslami hareketlerle ilişkileri olan Katar, bu hareketleri terör örgütü olarak gören Batılı ülkelerle de iyi ilişkilerine devam etti. Körfez ülkelerinin terör örgütü olarak kabul ettiği bu hareketleri, Katar, bölgedeki halkın bir parçası ve temsilcisi olarak görüyor ve onları destekliyor. Katar'ın bu gruplarla ilişkisi, son yıllarda körfez ülkeleriyle arasının açılmasına ve ilişkilerinin kötüye gitmesine neden oldu. Arap-İsrail savaşının olduğu ve Mescid-i Aksa'nın kaybedildiği, 1967'deki gerilemenin 50. yıl dönümünün olduğu gün bu kararların açıklanması, Arap ülkeleri arasındaki krizin arkasında siyonistlerin olduğunu düşünüyorum. Filistin davasında ve Arap Baharı sürecinde halkın yanında duran Katar, şimdi birileri tarafından cezalandırılıyor. Diplomatik ilişkilerini kesen ülkelerde yaşayanlar dahil tüm Arap halkı, bu krizde Katar'ın yanında yer alacaktır. İslam ülkelerinin liderleri derhal harekete geçmeli ve bu krizi durdurmak için gerekli girişimleri yapmalıdırlar. Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkan Yardımcısı Ahmed Er-Reysuni, Körfez ülkeleri tarafından Katar’a uygulanan ablukanın sona erdirilmesi çağrısında bulundu. Sıcağı sıcağına böyle bir çağrı mutlaka faydalı olmuştur ama yeterli değil. Katar bir Suriye gibi bir Irak veya Libya gibi olmamalı. Suudiarabistan ve BAE, Katarı vesayeti altına almak istiyor. Katarın Devasa yeraltı madenlerini ve Dünyanın bir çok yerinde yüz milyarlarca dolarlık mali gücünü dolaylı olarak yönetmeye talip olması aslında bir vesayet terörüdür. Terörle suçladıkları bir ülkeye vesayet terör uyguluyorlar.

Krizin patlak verdiği andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hemen devreye girip yoğun bir diplomasi trafiği ile herkesi aklı selime davet ediyor. Dün akşam iftar yemeğinde Büyük Elçilere hitap eden Erdoğan çok önemli açıklamalar yaptı.

 Oynan oyun Türkiyeyi fazlasıyla ilgilendiriyor. Çünkü 15 Temmuz'da Türkiye nasıl hedef alınmışsa şimdi aynı şekilde Katar hedef alınıyor. Türkiye'deki darbe girişimi sırasında gerçek yüzü ortaya çıkan ve Türkiye'ye saldıran BAE medyası, şimdi de aynı iftira ve yalanlarla Katar'a saldırıyor. Erdoğan, tavrını açıkça ortaya koyup Katara yapılan bu ambargoları kabul etmediğini ve bu hatadan biran önce vazgeçilmesi gerektiğini ısrarla ifade ediyor. Türkiye hiç bir zaman dostlarını satıp ucuz çıkarlar peşinde koşmadı ve biz çok iyi biliyoruz ki Bu operasyon aslında Türkiyeye dolaylı olarak bir tehdit bir şantaj niteliğindedir. 

Katar, Gerçekten Türkiyenin kara gün dostudur. Hatırlayın 15 Temmuzda Erdoğanı ilk arayan Katar emiriydi. Gerek enerji ve gerekse ekonomik açıdan Türkiyeye en samimi ve en dostane yaklaşımı zamanında Katar yaptı. Haliyle bu diyaloğu hazmedemiyorlar. Bunun içindir ki Ortadoğuda kartlar yeniden karılıyor.

Ayrıca Katar baskılara dayanamazsa Türkiyenin Katarda askeri üs kurma projesi suya düşer. Katar’a yöneltilen suçlamalara baktığımızda, benzer suçlamaların daha önce Türkiye’ye karşı da yapıldığını ve bugün de yapılabileceğini görüyoruz. Yani Katar şahsında bölgesel bir politika ve pozisyon hedef alınmış durumda. Bu Türkiye’nin de önemli ölçüde paylaştığı bir bölgesel pozisyon. Eğer bu grup bu girişimin birinci ayağında başarılı olursa, ikinci ayağını da planlamaya girişecekleri kuvvetle muhtemeldir. Bunun da Türkiye’yi hedef alacağını tahmin etmek güç olmasa gerek. Son olarak, eğer bu krizde Türkiye müttefiki lehine güçlü bir pozisyon almazsa, bölgedeki diğer müttefikleri nezdinde güven krizi yaşayacağı, müttefiklerinin mümkünse yeni arayışlara girişeceğini öngörmek mümkün. Türkiye ortadoğudaki kalıcı barışın mimarı ve bölgesel gücün lideri olarak algılandığı için ve güçlü ve kararlı bir müdahale ile krizi aşamazsa ortadoğu bataklığına Katarda katılır ve bu çamur herkesin üzerine bulaşır.

Vesselam...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.