DİRENMEK, KİLİTLENMEKTİR

Kendime bile itiraf edemediğim bir şey var. Eminim benim kendimden sakladığım şeyi birçok kişi de kendinden saklıyordur. Oda; İmkânsızlıklar içinde boğulurken, bir umutla ihtimallerden uzak kavuşmaların hayalini kurmanın cesaretidir. 

Hayata güvenmek büyük serinliktir ama direnmek ise, bir nevi kilitlenmektir. Aynı yerden kırılıyorsan ve gelip tamir edenin olmuyorsa, yara bandını, merhemini, ilacını alıp kendine gitme vaktin gelmiştir. Bir kadının ilişkisinde mutlu olup olmadığını, sevilip sevilmediğini anlamak istiyorsanız yapacağınız tek bir şey var; oda o kadının yüzüne bakmaktır. 

Evet, sadece onun yüzüne bakın, gözleri donuklaşmış, bakışlarındaki derinliği kaybetmiş, cildi soluklaşmış, hani derler ya ‘enerjisi’ sönmüş, fiziksel yapısı değişmiş, uzun saçları kısalmış, gülüşü kırılmış, esprileri dramatik bir sahneye sebep oluyorsa, dişiliğine ait ne varsa izinsiz koparılmış gibi ise, o kadın mutsuzluğun dibindedir arkadaş. Büyük ihtimalle narsisist, sosyopat bir adamın elinde, kabul etmek zorunda bırakılmış bir hayata tahammül etmek zorunda bırakılmış demektir. Giydiği kıyafetlerin, katıldığı davetlerin, tatil yaptığı teknelerin, lüks otellerin, verdiği pozların hiçbir önemi yoktur. İçeriden çöküyor, gittikçe kirleniyor, adeta ruh-i zulme uğramış ve tanıdığı şehirden, yaşadığı mahallede kayboluyordur… 

Bir kadının mutsuzluğunu belki birkaç cümle ile tarif etmek zordur hatta imkansızdır ama bir adamın mutsuzluğunu tek bir cümleye sığdırmanın mümkün olduğu gibi o cümlenin derinliğinde kaybetmek hiçte kolay değildir. Bir adamın mutsuzluğunu anlamak isterseniz ona komik olmayan esprilerle yaklaşmanız yeterlidir. Çünkü neye gülüp neye ağlayacağını bilemeyecek kadar çaresizidir o adam. En kötüsü de o adamın, çaresizliğinin farkında olmasıdır. Çaresiz adamları üzmeyin, çaresiz adamlar gerçek aşkı yüreğinde taşıyan ve yaşayan kişilerdir. Söz verdiğim gibi Aşktan bahsetmek istiyorum bu sefer, çünkü onu tanımadan önce veremin bulaşıcı bir hastalık olduğunu sanırdım ama yeryüzünde veremi, Aşkın ürettiğini anlamam uzun sürmedi. Aşk, zıtlıkları bir araya getirir. Bir yandan da hayatı ümitlerle doldurur. Umutsuzluk bataklığında çamura bulanmış paçalarıyla, oradan oraya koşan bir evliya gibidir. Tabi her âşık olduğun kişiyle mükemmel bir ilişki yaşayamazsın. 

Her insan farklıdır doğal olarak her aşk da öyle. Kimsenin yerine bir başkasını koyamazsın. İnandığım bir felsefe vardır aşka ve sevgiye dair! Oda, bir insanın hayatı boyunca yalnızca bir defa sevebileceği, ondan öncekilerin veya sonrakilerin birer kaçış, arayış veya aldanış olduğudur. Evet, birini seversin yıllarca uzak kalırsın ondan veya bir hayali kurarsın yıllar sonra çıka gelir kapına ve sen ona dokunacak kadar yakın olduğun halde, ne kavuşur nede ulaşırsın. Üstadın dediği gibi, ‘’seversin kavuşamazsın adı AŞK olur’’ onun elini tutarken bile sıradan insanların aksine, parmaklarını avuç içlerinden değil elinin üstünden tutarak farkını hissettirirsin, bunu izah etmek zor ama sevdiğinizin elini herkesten farklı tutarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Aşktan haberi olmayanlar anlayamaz ama zamansız aşka misafir olanlar çok iyi bilir ki- aynalar bile abartır gözlerdeki parıltıları ve aşkın çaresinin olmadığını. Ne diyordu Aşk? Yeryüzünde ben ürettim veremi. 

Lokman Hekim bulamadı çaremi. Çünkü benim adım AŞK… Aşk, korkusuz kabadayıları bile kaybetme korkusuyla yaşatacak kadar yürekliydi. Dudaktaki bir noktanın koca bir yüreği madara etmesi gibiydi. Âşık olmayan kişiden şiirler şarkılar beklemeyin onların şarkıları da şiirleri de yoktur. Onlar sadece inandıkları cesetlerin içine hayallerindeki ruhları koyup adına aşk deyip kendini aldatacak kadar yalancıdırlar. Son olarak şu tavsiyede bulunmak isterim! Korkmayın. Korkularınızı bildiklerinizle kavuşturun ve inandıklarınızla yüzleştirin işte o zaman krallar bile diz çöker aşkınızın karşısında. Artık titrek cümlelerde (ama) ların yer almasını istemiyorum. 

Bir ateş yanıyorsa içinizde külü güle çevirmeyin, bırakın kül kor olsun, yaksın yüreğinizi başka türlü bir kalbiniz olduğunu anlayamayacaksınız ve eğer kül ıslanıp çamura döndüyse direnmeyin bırakın çünkü kilitlenirsiniz. Zamanla anlıyorsunuz ki eski yaraların tek kanayanı taşıdığınız kalpten başkası olmuyor. İşin güzel tarafı bu acıyı tek başınıza yaşamadığınız'dır. Şundan kesinlikle emin olun ki, Aşk; kazananı olmayan bir kumardır ve bu oyunda herkes kalbini ortaya koyarak kaybediyor. Vesselam…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.