DEVLET BAHÇELİ'NİN AMACI NE?

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hafta başında yaptığı basın toplantısındaki sözler kesinlikle tarihe geçmiştir. Dost ve düşmana 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı destekleyeceklerini ilan ederek, sadece Türkiye sınırları içerisinde karşı bir hamle yapmak isteyenleri değil resmen uluslar arası düzeyde yapılmak istenen birçok planı da suya düşürmüştür. Zira ülkemizde oynanan oyunun dehşetengiz bir halde olduğunu, içerden ve dışardan çeşitli saldırılara maruz kaldığını ve henüz hayata geçmemiş bazı saldırıların da kapıda olduğunu bildiği için Rahmetli Türkeş'in derin siyasi ilmiyle hareket edip ayrılıkta azap var diyerek, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tarafını alenen ilan etmesi tamda tarihin şerefli sayfalarına altın harflerle gireceği anlamına geliyor. 

Bahçeli, Erdoğan'ın şahsından ziyade manevi duruşundan mütevellit Türkiye başta olmak üzere bir çok İslam ülkelerindeki Müslümanların, Erdoğan'ın şahs-ı manevisine olan muhabbetini görmezden gelmemiştir. Erdoğan'a olan itibarın ve güvenin daha önce hiç bir lidere nasip olmadığını bildiği, milletinin akıbetinin selameti, Devletin bekası için olması gerektiği gibi Hakkın yanında yer alıyor.

Adam daha ne yapsın?

Bu yüzden bencil, kıskanç ve egoist bir lider ahmaklığı ile değil vatan sever bir Devlet adamlığı ahlak ile hareket ederek, Kılıçdaroğlu'nun bu süreçteki pozisyonunu da deşifre ediyor. 

Devlet Bahçeli'nin de içinde olduğu Koalisyon Hükümeti dönemini hatırlayın.

Bahçeli, iki yüzlü medyanın Kemal Derviş 'i ekonomiyi kurtaracak adam diye servis ettiği dönemlerde aslında Romanın tayin ettiği bir vali olduğunu herkesten önce anlamış ve koalisyon hükümetini düşürüp ülkeyi erken seçime götürerek Recep Tayyip ERDOĞAN liderliğindeki Ak Partinin iktidara gelmesine vesile olmuştu. Tabi bizim millet olarak unutkan ve birazda duygusal bir yapımız var. Bu yapımız dost ve düşmanı birbirinden ayırmamızı zorlaştırıyor. Bizim aklı başında basiretli  ve ileri görüşlü bir Müslüman şuuru ile hareket etmekten başka çaremiz yok.

bunu 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde anlamış olmalıyız.

işin hakkaniyetini konuşmak gerekirse Bahçeli FETÖ yapılanmasına 2010 / 2011 yıllarında herkesten daha basiretli daha geniş ufuklu bir Devlet adamlığı ferasetiyle yaklaşmış, okyanus ötesine ilk seslenen ve FETÖ liderine cesur bir üslup kullanarak siyasete ve Devlet işlerine bulaşmaması gerektiğini, bunun ülke için felaket olacağını özellikle ''Ak Parti aklını başına alsın okyanus ötesi bir hesaba kurban gitmesin'' dediği günleri unutmak ahmaklık olur. Bahçelinin bu çağrısına dönemin bakanlarının ve başbakan yardımcılarının verdiği utanç dolu cevaplarını hiç unutmadım. Açıklamaları adeta Bahçeliye karşı bir linç kampanyasına dönüşmüştü. 

Beni doğruya doğru demekten, hakkı söylemekten hiç bir şey alıkoyamaz. Ruhumun cesedimden kabzedileceğini bilsem Allah için hakkı söylemekten milim şaşmam.

Kalben ve manen Tayyip Erdoğan'a gönül vermem Kürt kökenli biri olmam, basiretsiz ve öngörüsüz biri adam olduğum anlamına gelmez.  

O yüzden Devlet Bahçelinin bu ülkede bu Devlette bu milletin refahında emeği çoktur. Kimse bunu inkar edemez. Geçmişte Siyaseten bazı politikalarını benimsemesem de bazen eleştirmiş olsam da söz konusu vatan olduğunda herkesten daha başarılı bir sınav verdiğine inanıyorum. Bizim en büyük kozumuz Erdoğan ve Bahçelinin ittifakıdır. Bu ittifakı kirletmelerine müsaade etmemeliyiz. Geçmiş geçmişte kaldı. Artık herkes bu geçmişten ders çıkarıp geleceğe yön vermeli. Ülkücü kardeşlerimiz ideolojik perspektiflerini milletin selametine entegre etmeli ve biz kendi içimizde birliği sağlarsak ümmetin birliğini, İslam birliğinin çatısı altında toplamak artık zor olmayacaktır. 2023/ 2053 ve 2071 vizyonunu iyi idrak etmeliyiz. Artık hata yapma şansımız yok. Bütün hata limitlerimizi doldurduk.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.