BİZ NE YAPTIK ?

Ne zaman yazmaya yeltensem beynimde bir savaş başlıyor. Önce beni yaz savaşına giren konular sırada en öne geçmek için savaşıyor. Yazılabilecek binlerce konu var desem yalan söylememiş olurum. 

Öyle bir hayatta ve toplumda yaşıyoruz ki sokağa çıkıp kendi ekseniniz etrafında 360 derece dönseniz gördüğünüz her konuda yüzlerce yazı oluşturursunuz. Bizim ülkemize has bir durum değil bu. Dünyanın hangi ülkesine gitseniz durum değişmez. Savaşlar desek Kabil’den beri durmayan bir kan var ki sellere dönüşmüş. Dünyanın her yerinde adı konulmuş saçma bir amaç için insanlar öldürülüyor. 

Bir ülkedeki savaşın adı demokrasi, başka bir ülkede etnik savaş… Bir savaşın sebebi ya da sonucu bir başka savaşın sebebi olabiliyor. Çoğumuz şükrediyor. Etrafımız kan revan içinde bizim halimize şükür diyor. Bu şükre kızanlarda var. Hani “senin parmağına diken batsa benim parmağım kanardı” diyor. 

Biz kelimesinin yerle yeksan olduğu, ferdi yaşamın derinliklerinde kaybolmaya yüz tuttuğumuz bu dönemlerde geriye dönüp “ biz ne yaptık” diyeceğimiz günler yaklaşıyor. Bir Yahudi atasözü der ki “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Gerçi biz bunu kendi atalarımızın sözü sanırız ancak bu halis muhlis bir Yahudi atasözüdür. 

Hatta her koyun kendi bacağından asılır sözü de Yahudi atasözüdür. Sana dokunmayan yılanın bir sevdiğine dokunma ihtimalini hiçe sayan ya da kendi bacağından asılmış bir koyunun kokmuş postunun koca bir mahalleyi yaşanmaz hale getireceğini hiçe sayan bir insanın insanlık değerlerinin ciddi şekilde sorgulanması gerekir. K PAX isimli bir film seyretmiştim yıllar önce. Şiddetle seyretmenizi öneririm. Yaşanılır bir dünyanın ütopyasını bu dünyanın halini eleştirerek kuruyor. Ve filmde şöyle diyor. 

“Bizim dünyamızda kanun yok, avukat yok, hakim yok, savcı yok, polis yok, sınır yok, etnik köken yok, savaş yok. Bunları siz insanlar kendiniz üretmişsiniz. Ürettiklerinizin girdabında boğuluyor ve bundan şikâyet ediyorsunuz. Doğru değil mi? İnsanoğlu olarak hayatı ne hale getirdik. Kavgalara ve savaşlara bakın. Hangi savaşın sebebi gerçekten insan ölümüne sebep olacak kadar değerli? Güneydoğu kanayan yaramız. Kanın sebebi ne “özgürlük savaşı” Gerçekten özgürlük savaşımı? Hangi tutsaklığa karşı özgürlük savaşı? En özgür bildiğimiz ABD de gidip özgürlüklere bir bakın derim. 

Biz hayatı daha yaşanmaz hale getirmek için kurgulanmış oyunların füg uranlarıyız hepsi bu. Emin olun biz ne yaptık diyeceğimiz günlere doğru gidiyoruz. Shakespaere’in Hamletten sevdiğim güzel bir sözü ile noktalayalım. Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi. Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor yürekten gelenin doğal rengini. 

Ve nice yiğitçe atılışlar yollarını değiştirip bu yüzden, bir iş bir eylem olma gücünü yitiriyorlar. Ürettiklerimizin girdabında hep birlikte mutlu mesut boğulmak temennisiyle insan kalın, esen kalın.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.