BİTEN EVLİLİKLER VE ÇOCUKLAR...

Eşler birbirlerinden boşanabilirler ama çocuklarından boşanamazlar. Boşanmış eşlerin büyük bölümü çocuklarının iyiliği için sorunsuz bir ebeveyn ilişkisi kurmayı başarıyorlar. Ama yaklaşık üçte birlik bir kısım aradan yıllar geçse de çocuk yetiştirme açısından sağlıklı bir ilişki kurmakta güçlük çekiyorlar.Aile terapisti Constance Ahrons boşanmış ebeveynler üzerine yaptığı araştırmada, farklı boşanma sonrası ilişkiler tespit etti: “sıkı dostlar”, “uyumlu meslektaşlar”, “kızgın ortaklar”, “hiddetli düşmanlar” ve” dağılmış ikililer”. Ama ebeveynler, “kızgın ortaklar” ya da “hiddetli düşmanlar” iken bile çocuklarının iyiliği için aralarında bir işbirliği ve ortak anlayış sağlamak mümkün. Ebeveynler arası anlaşmazlıklar çocuğun gelişimine büyük zararlar verir; uyumlu bir anne baba ilişkisi çocuğun gelişimde son derece önemli yer tutar..Ayrılma/boşanma, her yaşam olayı gibi, sadece bir durumdur. Bu durum anne, baba ve çocuğun (varsa diğer çocukların da) birlikte başlarına gelen bir durumdur ve herkes için adaptasyonu gerektirir.Eşler ayrılmaya karar verdiklerinde, bazen, çocuklarına kötü bir şey yapıyormuş hissine kapılabilirler. Ancak çocuğa kötülük olsun diye boşanılmadığı için, onun duygusunu koruyup kollamak gerekmekle birlikte, bunun bir felaket olduğu ve bundan sonraki yaşamın çok zor ve hep eksik olacağı duygusu çocuğa geçirilmemelidir.Boşanma başlı başına travmatik bir durum değildir. Yani boşanmış çiftlerin çocukları ömür boyu problemli ve arızalı olmayacaktır. Ancak bu, çocuğun hem anne hem de baba ile ayrı ayrı, sağlıklı bir ilişkisinin olmasına bağlıdır. Hem anneyle hem de babayla iyi ilişkisi olan çocuğun, boşanma durumunu çok olumsuz yaşaması söz konusu olmayacaktır.Çocuğu anneye ya da babaya göstermemeler, hafta sonu kalışlarında ya da telefon görüşmelerinde sorun çıkarmalar, anne ya da baba hakkında sürekli olumsuz duyguları paylaşmalar çocuğu zor duruma sokar. Ancak çocuk, anne ile baba arasında vizesiz geçiş hakkına sahip olduğunda ve onların duygularını kollamak için çaba sarf etmek durumunda kalmadığında, geçişi daha kolay olabilir.Çocuk kaç yaşında olursa olsun, ayrı evde yaşama kararı çocuğa söylenmelidir. Özellikle iki üç yaşındaki çocukların anlamayacaklarını varsayan bazı ebeveynler, boşanmayı çocuklarına söylemezler ve bazen de çocuk “Baba nerde?” diye sorduğunda, “İşe gitti, çalışıyor” cevabıyla karşılaşır. Ancak bu belirsizlik ve yaratılan suni durum, ortada birşeyler oluyor ama olmuyormuş gibi davranılıyor hali, çocukta güvensizlik ve sıkıntı yaratır. Nedenini kendisi de bilemeden, mutsuz ve huzursuz olur çocuk. Her yaştaki çocuğa, “Anne baba olarak, birlikteyken peki iyi geçinemiyoruz. Ayrı evlerde yaşamaya karar verdik” denmesi mutlaka gerekir.Çocuk bu konuda endişelerini ya da isteklerini paylaşabilir ama ebeveynin verdiği karara karışamaz.Genellikle küçük çocuklara ayrılma kararı bildirildiğinde, o anda bunu çok da umursamamış gibi yaparlar. Bazı durumlarda üst üste sorular ve ağlama krizleri olsa da, umursamaz görünen çocukla ne yapacağını anne baba bilemez. Acaba anlamadı mı, yoksa içine mi atıyor, duygusunu mu bastırıyor bilemediği için, bir an önce çocuğun iyi hissetmesi telaşına düşer.Ayrılık/boşanma tıpkı kayıp gibi, bir süre yas tutmayı gerektirir. Çocuk bunu doğrudan da ifade edebilir, başka şekillerde de dışa vurabilir. Durgunluk ya da aşırı hareketlenme, okulda farklı davranma, çeşitli davranış problemleri, ani çıkışlar ve öfke krizleri ya da kendi kendine oynadığı oyunlarda duygusunu ifade eder çocuklar. Onların bir süre bu duyguyu yaşamalarına izin verebilmek gerekir. Üzülmek kötü bir şey değildir ve her duygu gibi kabul edilebilirdir.Birkaç haftayı bulan yas benzeri süreci anlamak mümkün, ancak bu durumda çocuğu çok haklı bularak onun bu durumu kullanmaya yönlenmesine engel olmak gerekir.Hemen hemen her çocuk, annesiyle babasını barıştırma, yeniden birleştirme fantezisini kurar. Kendini tanımlayışında, anne-baba-çocuk referansı önemlidir. Şimdi anneyle baba birbiriyle anlaşamıyor olsalar da, kendisini dünyaya getirdiklerinde aralarında aşk olduğunu ve istenildiğini bilmeye ihtiyacı vardır.Bu yüzden, çocukların birleştirme fantezileri eyleme dönüşmediği sürece, onlara dokunmuyoruz. İstediklerini hayal etmekte özgürdürler. Ancak anneyle babayı bir araya getirme eylemlerine de, çok fazla açıklama yapmadan ve kızmadan katılmamayı tercih ediyoruz.Çocuk bilmelidir ki, kendisinin yapacağı ya da yapmayacağı hiçbir şey anneyle babayı birleştiremez. Bu, iki yetişkinin kendi hayatları için verdikleri bir karardır ve sonuç olarak çocuğu etkilese de, aslında çocukla doğrudan ilgisi yoktur.''Tekrar barışacak mısınız?”, “Niye küstünüz?”, “Birbirinizi artık sevmiyor musunuz?”, “Eve ne zaman geleceksin tekrar?” gibi sorular “Hayat bu belli olmaz” ya da ”Ben istiyorum da annen istemiyor” ya da “Hayır anla artık bir daha asla bir arada olmayacağız” yerine daha yumuşak şekilde cevaplanabilir. “Şimdilik böyle. Durumda değişiklik yapmayacağız” ya da “Tabii ki seviyorum anneni ama o başka” gibi bir cevap verip konuyu uzatmadan başka bir konuya geçilmesi söz konusu olabilir.İster travmatik diyelim ister normal bir hayat olayı çocuklar bu sürecin en çok etkilenenleri olduğu için biz ebeveynler aramızdaki öfkeyi,hırsı,inadı bir kenara bırakarak yaklaşmalı ve ona göre adımlar atmalıyız.İntikam alacaz diye attığımız adımlar telafisi çok güç olan yaralar açar çocuklarda.Aklı selimle,sükunet ve dinginlikle geçirilen bir süreç olmasını diliyorum bu durumlarda olanlara..Sevgilerimle..

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.