BEN AYAĞA KALKARSAM SEN DİZ ÇÖKERSİN LOCA EFENDİSİ!

Yorgun savaşçıydık. Kurtuluş destanını yeni yazmış ve külleşmiş bir millettik aslında. Yorgunluğumuzdan istifade edenler içlerimize sızmışlardı. Yorgunduk, kendimize gelmek için zamana ihtiyacımız vardı. Yaralarımız ağırdı. Savaş meydanlarında çok kan kaybetmiştik. 

Vücudumuzda çok ağır yaralarımız vardı. Bu halimizden istifade edildiğini biliyorduk. Sessiz çığlıklarımız vardı içimizde. Ayağa kalkabilmek için yaraların iyileşmesi, cenk meydanına tekrar çıkabilmek için gücümüzün yerine gelmesi gerekiyordu. Sessiz sedasız nadasa bırakılmış toprak gibi bekledik. İçimize sızan mikroplar vardı, kan emici sülükler vardı ve biz bunların hepsini biliyorduk. Düşman güçleniyordu. 

Dün vergisini topladığım milletler halime gülüyordu, dün adaletinden bizde nasiplenelim diye şehir anahtarlarını bize yollayanlar bizimle alay ediyordu, dün kapıma köpek yaptıklarım bana efendilik taslıyordu. Ağırımıza gidiyordu, şanımız, şerefimiz, tarihimiz, örfümüz, ananemiz gençliğimiz, geleceğimiz zedeleniyordu. Ciğerlerimiz kan doluydu. İlahi kudretin damarlarımızdaki gücü ile ölmemizi bekleyenlere inat biz gün ve gün daha da iyileşiyorduk. Ölmemizi bekleyenler bizim tarihimizi bilmeyenlerdi. İçimize sızanlar bizim kudretimizi bilmeyenlerdi. 

Yok oluşumuzu loca masalarında planlayan, bilmem kaçıncı kademedeki veledi zinalar zafere kaldırmak için kadehlerini kanımla dolduruyorlardı. Bilmiyorlardı ki dökmekle benim kanım bitmez, almakla canım bitmez. Artık ayağa kalkmam gerekiyordu. Namusum, şerefim, tarihim, gençliğim, geleceğim için, ezilen tüm dünya Müslümanları için ayağa kalkmam gerekiyordu. Filistin’de ölen yavrunun annesi bize bakıyordu, Arakan feryat figan bize sesleniyordu. Zulüm nerede gözyaşı döküyorsa bu gözyaşı bana hançer oluyorken ayağa kalkmam gerekiyordu. 

Yaralarım tam iyileşmese de artık ayağa kalkmam gerekiyordu. Niyetlendim ve asrın yorgunluğu ile önce diz vurdum toprağa ve titredi dünya. Bu gürültüye anlam vermeye çalıştı loca kahramanları. Ayağa kalkıyor diye endişe sardı dört bir yanı. İhanetler, sırtımızdan hançerlemeler, bombalar, baskınlar, ayaklanmalar ile niyetimize engel olmaya yeltendiler. Bilmiyorlardı niyetimizi etmiş ve ceddin son savaşına mücahit olmak için hazarda abdest almıştık. Artık viyana titresin, artık Filistin sevinsin. İlahi kudretin tecellisine biz teslim olmuşuz. Artık yaralarımızın, sancılarımızın, kahırlarımızın bir anlamı yok. Anadolu’nun kapılarını kaç kişi ile açtığımızı tarih biliyorken meydanlara 5 milyon olup çıkmışım artık. 

Dini, dili, ırkı, mezhebi hiçe sayarak 5 milyon olup meydana çıkmış ve söz konusu VATAN dır demişim. Gerisinin ne olduğunu ben değil loca efendileri düşünsün artık. Kanımı içenler, ihanet edenler, canıma kast edenler düşünsün artık. Ey Türk milleti! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda hep mevcut oldu. Bu saatten sonra yurdumun üstünde tüten son ocağa kadar mücadelemiz, birliğimiz, dirliğimiz devam etmeli. Bu birliktelikten bizi hiç kimse mahrum etmemeli. Fitneler, oyunlar, oyun kurucular… Bu saatten sonra her şey teferruattır artık. 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! 
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. 
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: 
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; 
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.