AYRILIK; ÖLÜMÜN DİĞER ADIDIR.

 Bu acıyı herkes ömründe en az bir defa yaşamıştır. Aşk, eğer bir anneyse, ayrılık da onun soğuk ve kokuşmuş kanıdır. 

Sahi Neydi AYRILIK? Bilen var mı? Eğer sevdiğiniz birini toprağa verdiyseniz o gerçekten ölmüştür? Ama Ayrılık böyle bir şey değildir. O ölümden bile daha acıdır. Her gün ölmek gibi bir şeydir. Her gün acı çekip her gün karanlığa dost olmaktır. 

Acı ve karanlık bir bütünün iki parçasıdır. Bunu uzun bir süre bastırmak mümkün değil gündüz belki dünya işleri kısada olsa unutturur ama gece, bu iki duygu varlığının duygusunu öyle bir hissettiriyor ki- inkar etmek kendine hakaret etmektir. Bu dünyada herkes bir sevdiğinden mutlaka ayrılır, doyamadığın o pamuk gibi narin yüzü ile anneannen bir daha olmuyor hayatında. Masallarına ve sevgiyle sana nasihat veren ve varlığına doyamadığın deden senin büyüdüğünü göremeyecek. 

Anne, Baba veya Kardeş yada Eş. Allah cesedi topraktan yarattığı için cesedin nerde olduğu veya nereye gideceğini tahmin etmek zor olsa akıl nimetinin kıymetini bilmiyoruz demektir. Ama Ruh; bilinmeyenden geldiği için bilinmeyene gidiyor ve onun hammaddesi Nurdur. İçinde şefkat, merhamet, aşk, ibadet, ayrılık ve insan oğlunun sahip olabileceği her duygu bunun içindedir. Bir yerde bir arkadaşım bir yazı paylaşmış. Şöyle yazıyordu; ‘‘Bana Rengini soruyorlar! Dilini, Dinini? Oysa ben senin gözyaşlarını gördüm renksiz dilsiz dinsiz.’’ 

Bu cümleyi kullanan ne hissetti? Ne yaşadı bilmiyorum ama gerçekten saygı duyuyorum bunu ona yazdıranın ne olduğuna. İlk iki yazımda ilgi ve alakalarını gösterenlere teşekkür ederim aynı şekilde belki bazı önyargılara sebep olmuş olabilirim. Bunu rahatlıkla eleştiren yürekli insanlara yürekten teşekkür ederim. Aynı zamanda eleştirdikten sonra sebebini saygı ve merak içerisinde dinledikleri için ayrıca teşekkür ederim.

 Siyaset, ekonomi vs. konular bana uzak değil ama bu konuda keskin bir dilim olduğunu düşünüyorum bu yüzden insan ve dost kaybetmek istemem çünkü para ve siyasetin değiştirmediği insan yok. En azından benim hayatımdaki insanlarda bunu görmedim. Edebiyat ve tarih aslında çokta başarılı olduğum bir konu değil ama sevmek için başarmak gerekmez. Fikir ayrılıkları farklı görüşler her zaman zenginliktir kimse kimseye kendi düşüncesini zorla kabul ettirmedikten sonra veya farklı düşüncelere sahip insanlara fikirlerinden dolayı tahammül edebildikten sonra problem yoktur. 

Ben, bir karıncayım Süleyman’ın derdini dinlediği, bir Yusuf’um zindanlarda nefsini terbiye eden, Hüseyin’im ben kerbela’da şerbetini içen, ben bir öfkeyim kula kulluk edenlerin toprağında başkaldıran, çocukları en doğal haliyle sevmişim, Tövbe etmişim, inanmışım, günahkarım, zulme uğramış bir halkın çığlığı gibi kusarım kinimi, gömerim karanlığın en lüks halini Söverim, Tükürürüm Zalimin yüzüne. 

El değmemiş bir bakirenin iffeti gibi korurum aklımı, olmayan kitaplarda yazdım hikayemi, soğuk duvarlara astım gençliğimin en güzel halini. Türküler söyleyemem belki neşe içinde ama şiirler yazardım bir zamanlar kendimce, sahip olduğum tek şey bu iki hece; Biri ANAM diğeri Gece. İşte ayrılık böyle bir şeydir. 

Bir insanı severken bir gün ondan ayrılabileceğimizi bilerek sevmeliyiz. Bu kim olursa olsun. Ramazan, Allahın mübarek kıldığı aylardan biri ve bu mübarek ayın Hürmetine biz aciz ve çaresiz kullarına merhamet etmesini niyaz ediyorum. O’nun azametinin karşısında aciz ve çaresiz olduğumuzun bilincini idrak edebilmeyi nasip etsin.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.