İzmir’in Ödemiş ilçesinde
yaşayan 48 yaşındaki Mustafa Canseven, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
taşeron bir firmaya yaptırdığı inşaat alanında iş kazası geçirdi. Özel bir
taşeron şirketin baraj inşaat yapımı sırasında görevliyken traktörün altında
kalan Canseven, kaza sonrası özürlü kalmasına rağmen iş yerinde sigortasız
çalıştırılması sebebiyle hiçbir haktan yararlanamadığını savundu. Kaza anında
hem kayıt dışı bir hafriyat yüklü traktörün altında kaldığını hem de sigortasız
çalıştırıldığını belirten Canseven, tüm suçlu kendisiymiş gibi cezayı
kendisinin çektiğini söyledi.
“SİGORTAMIZIN OLMADIĞINI ÖĞRENDİK”
Olayın 29 Haziran 2014 tarihinde baraj inşaatı
yapımı sırasında meydana geldiğini anlatan Canseven, şöyle konuştu:
“Köprü yapıyorduk, kalıp malzemesinin taşınması
esnasında iş kazası geçirdik. Traktörün altında kaldım. Jandarma oraya
geldiğinde ‘Bunlar iş sahasını işgal etmiştir, piknik yapmaya gelmiştir. Odun
toplamaya gelmiştir’ gibi tutanak yazmış. Hiçbir doğruyu yansıtmıyor.
O
zamandan bu yana hiçbir yasal hakkımdan yararlanamadım. Bütün suç unsurları
olduğu halde ört bas edilmeye çalışıldı. İki hafta çalıştık, iki haftanın
sonunda sosyal güvencemizin olmadığını öğrendik. ‘Niye yapmadınız’ diye
sorduğumuzda; ‘Burada az bir iş var, SGK masrafı yapmaya değmez. İster çalışın
ister çalışmayın. Çalışırsanız paranızı alırsınız, çalışmazsanız biz başka
eleman buluruz. Çalışmış olduğunuz günleri de alamazsınız’ gibi psikolojik
tehdit altında tutulduk. Bu konuşma yapıldığı günün akşamında kaza geçirdik.”
“KAYIT DIŞI ARAÇLA KAZA YAPMAK SUÇ DEĞİLMİŞ”
Sigortası yapılmadığı için hiçbir kurumdan hak
talep edemediğini dile getiren Canseven, “Özürlü konumdayım. Hiçbir gelirim
olmadığı halde kurumlar tarafından resmen açlık ve sefilliğe terk edilmiş
durumdayım. Ayrıca kayıt dışı eleman çalıştırmanın suç olmadığı, kayıt dışı
trafikten men edilmiş araçla kaza yapmanın suç olmadığı yönünde karar alındı.
Yasal olarak hak talep edemeyeceğim ve şirket hakkında şikayette bulunmamaya
dair tehdit edildim. Defalarca derdimi anlatmama rağmen, hakim ve savcıya anlatmama
rağmen hiçbir kurum beni ciddiye almadı” diye konuştu.
“ÜNİVERSİTEDE OKUYAN BİR ÇOCUĞUM VAR”
Canseven, zor durumda olduğunu, çalışamadığını ve
üniversitede okuyan bir evladının olduğunu belirtti. Devlet yetkililerine
seslenerek, gerekenin yapılması çağrısında bulunan Canseven, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Benim üniversitede okuyan bir çocuğum var. Hiçbir gelirim olmadığı
halde yetişemiyorum, mağdur durumdayım. Resmen ben açlığa ve sefilliğe terk
edilmiş konumda hissediyorum kendimi. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını göreve davet ediyorum.”
Olay sonrası iki ameliyat geçirerek 20 gün
hastanede, 5 ay da evde yattığını ifade eden Canseven, şirket yetkililerinin
korunduğunu savundu.
“SGK MALULİYETİNE HENÜZ KARAR VERMEDİ”
Mustafa Canseven’in avukatı Ferruh Er de
müvekkilinin mağdur olduğunu ve sakat kaldığını ifade ederek şöyle konuştu:
“SGK’ya iş kazası olduğuna dair müracaatta bulunduk. SGK’ya müracaat ettiğiniz
zaman hemen müfettiş geliyor ve tahkikatını yapıyor. Şu an tahkikat devam
ediyor. Ancak süreç çok uzadı, 5-6 ayda sonuçlanması lazım, iki yıl oldu.
Savcılığın yaptığı tahkikatta ise takipsizlik kararı vardı. Bu da jandarma olay
yerinde suç delillerini tam tespit etmemiş, bu yüzden müvekkilimin kendi kendine
düştüğü ve traktörün de bağımsız çalıştığı gibi bir tutanak tutulmuş. Kazayla
ilgili savcılık soruşturma tutanakları eksik olduğu için takipsizlik kararı
verdi. İtiraz ettik ve suç duyurusunda bulunduk. Yine takipsizlik
verildi."
Devletin baraj inşaatını verdiği taşeron firmaya,
kazaya sebep olan sürücüye, traktör firmasına ve ruhsat sahibine dava
açacaklarını anlatan Ferruh Er, sözlerini şöyle tamamladı: "SGK dosyasında
da henüz maluliyete dair karar verilmedi ve iki yıldır bu karar verilmiyor. Müvekkilimin
geliri yok, maaşı yok bir an önce SGK bu durumu sonuçlandırsın ki maluliyet
maaşı hak edebilsin. Öte yandan müvekkilime tedavi olduğu dönemde maaş
bağlanmadı. Süreç uzatılıyor.”