banner249

Denizli Barosu, "Her geçen yıl endişemiz artıyor"

Çelenk sunma törenine vali abdülkadir demir, denizli belediye başkanı osman zolan, denizli cumhuriyet başsavcısı ismail alkan, adalet komisyonu başkanı bekir erin, bölge idari mahkemesi başkanı ali Öz

Denizli Barosu,
banner240
Çelenk sunma törenine Vali Abdülkadir Demir, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, Denizli Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Alkan, Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Erin, Bölge İdari Mahkemesi Başkanı Ali Özgür, Baro Başkanı Av. Müjdat İlhan, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Fuat Güney, İl Emniyet Müdürü Atilla Çınar, daire müdürleri, adli ve idari yargı temsilcileri ile avukatlar katıldı.

Atatürk Anıtı’na Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli ve İdari Yargı ve Denizli Barosu çelenklerinin konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Denizli Barosu Başkanı Av. Müjdat İlhan, 2010-2011 adli yılın hayırlı olmasını dileyerek, yılın başarılı geçmesi temennisinde bulundu.

Baro Başkanı Müjdat İlhan, yaptığı açıklamada şunlara yer verdi, “Biz hukukçular, hakimi, savcısı, avukatı her yıl adli yıl açılışında yargı dünyasının ve tüm yargı çalışanlarının sorunlarından söz eder, yeni adli yılda bu sorunların çözümünü bekleriz. Ne yazık ki bu konuşmamın içeriği de bu yönde olacak. Ne yazık ki bu adli yılın başında önceki yıllara göre daha bağımsız, daha adil bir yargı atmosferi içinde değiliz, her geçen yıl bizleri adalet adına umutlandıran değil, endişemizi arttıran gelişmelerle karşılaşıyoruz.

12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa değişikliği ile ilgili referandum, halkımızın yüzde 73.7’lik katılımıyla yapılmış ve yüzde 57.8’lik evet oyuyla anayasamızın bazı maddelerinin değişmesi sağlanmıştır. Keşke, yine bir referandumla ve yüzde 92’lik evet oyuyla yürürlüğe giren ve yargı bağımsızlığı adına, 1961’e göre büyük bir gerilemeye neden olan 1982 anayasasının yıllarca eleştirdiğimiz hükümlerinde yapılan değişiklikler hukukçuları ve diğer toplum kesimlerini umutlandırabilseydi. Bu değişikliklerin toplumun hiçbir kesimini tatmin etmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü 13 Eylül 2010 tarihinden itibaren iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasetçiler ve biz hukukçular Anayasamızın maddeler düzeyinde değil de bütünüyle ele alınarak yeniden hazırlanması gerektiğini söylüyoruz.”

Yasama yetkisinin, anayasal kurallar içerisinde yasama organı olan TBMM;ye ait olduğunu hatırlatan İlhan, “Kanun Hükmü Kararname (KHK) ile düzenlenemeyecek bir alanda TBMM;nin bu yetkisi, yetki yasası ile hükümete verildiği için, bu alanda yasama organı devre dışı bırakılmıştır. Bu konularda hükümet, yasama ve yürütme alanında yetki kullanan tek erk durumuna geldiği gibi, bir de bu yetki yasasından hareketle çıkardığı KHK;larla yargı ile ilgili alana da el atmış, böylece hükümet yasama organını devre dışı bırakmanın ötesinde, ayrıca yargıyı da düzenlemeleriyle açıkça biçimlendiren tek güç konumuna gelmiş, sonuçta erkler ayrılığı yok edilme noktasına gelmiştir.

Masumiyet karinesi üç kuruş harca kurban edilmektedir. Bugün maalesef yurttaşımız ve dolayısıyla meslektaşlarımız ceza davalarında temyiz harcı ödemekte, CMK görevlisi meslektaşlarımız CMK ödemelerini zamanında alamamasına rağmen bir de temyiz gideri ödeyip bunu geri almayı beklemektedir. Her platformda söylediğimiz ve söylemeye devam edeceğimiz gibi anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir, Öyle olmalıdırlar. Bu nedenle de toplumun bütün kesimlerinin kendini bulması gereken metinler hazırlanmalıdır. Her ne kadar son şeklinin TBMM de verilmesi gerekirse de çalışmalar toplumun bütün dinamiklerine yayılmalıdır” dedi.

Hukuk ve yargı reformunun yargının tüm unsurlarının katılımıyla mümkün olabileceğini belirten İlhan, “Hakim ve savcıların savunma mesleğinin mensuplarının ve onların örgütü olan Baroların ve Barolar Birliği;nin, Hukuk Fakültelerinin ve bilim adamlarının, Adalet Bakanlığı’nın ortaklaşa çalışmasıyla ortaya çıkacak ve kamuoyunda da tartışılacak bir yargı reformu ülkemizin en acil gereksinimidir.  Fakat hepsinden önce çağdaş ve özgür bir demokrasi ve bağımsız bir yargı herkesin ortak talebi olmalıdır. Hükümet, memlekete kanunu egemen kılmak ve adaleti iyi dağıtmakla yükümlüdür. Bu nedenle adalet işi çok önemlidir. Adliye politikamızda izlenecek gaye, önce halkı yormaksızın hızla, yerinde, güvenle adaleti dağıtmaktır. Bunun için adaletimizin düzeyini bütün uygar toplumların derecesinde bulundurmak zorundayız. Hedeflediğimiz tam bağımsızlık kavramı içinde adalet bağımsızlığımızın da yer alması doğaldır. Görkemli Adliye Sarayları yapmak önemlidir, ancak yeterli değildir. Asıl iş orada görev yapan yargıç, savcı, avukat ve adliye emekçilerinin hiçbir korku ve baskının etkisinde kalmaksızın görevlerini yapabilecekleri iklimi oluşturmaktır” dedi.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER