ALKOLLÜ İSTİHBARATÇILAR

Askerliğimi; Siirt ili, Baykan ilçesi Çelikli köyünde, bir dağ karakolunda tamamladım. Acemi eğitimi sonrasında toplamda 9 ay bu bölgede kaldım. Bulunduğumuz karakol özel görev biriliği idi. 

Karakolun etrafında toplam 26 adet petrol kuyusu vardı. Petrol pompalarının çıkardığı petroller karakol içerisinde bulunan 5000 tonluk varillere geliyor, oradan da rafineri istasyonuna pompalanıyordu. Görevimiz ise varilleri korumaktı. Karakolda, her karakolda olan uydu aracılığı ile haberleşmede kullanılan samaç isimli bir cihaz vardı. Bu cihaz üst birliklerle şifreli yazışmalarda kullanılırdı. Görünüm olarak ilkel olsa da gayet işe yarayan bir cihazdı. 

Uğraşacak pek bir şeyin olmadığı günlerin birinde Samaç’tan gelen mesaj dikkatimi çekti. Kuzey Irak’tan ülkemize giren terörist bir gruptan bahsediliyordu. Grubun sayısı, kaç bayan terörist, kaç erkek terörist olduğu, mühimmatları, ağır silahları detaylı şekilde yazılmıştı. Okuduktan sonra kayıt işlemleri yapıldı ve dosyalanıp kaldırıldı. 1 ay sonra gelen başka bir mesaj ise ayı terörist grubunun Siirt il sınırlarına girdiğini yazıyordu. 

Kuzey Irak’tan Siirt il sınırına gelinceye kadar takip edilmesini bir istihbarat başarısı olarak yorumlamıştım. Neden buraya kadar imha edilmediği yönünde beynimi kurcalayan sorulara ise askeri mantıkla cevaplar ürettim. Birkaç hafta sonra gelen bir başka mesaj ise beynimi tokatlamaya başladı. Yaklaşık 2 ay önce Kuzey Irak’tan ülkemize giriş yapan ve Siirt il sınırlarına gelen terörist grubunun bölgemize yakın bir yerlerde olduğunu, bu bölgeye yakın karakolların teyakkuz halinde olmasını öğütleyen bir mesaj. 

Bulunduğumuz noktaya çok yakın 3 karakol daha vardı. 1 hafta sonra gelen bir mesajda bu karakolların ve civardaki diğer karakolların güvenlik tedbirlerini üst noktada bulundurması gerektiği yazılı idi. En son mesaj ise hala beynimi kurcalayan soruları doğuran mesajdı. İsmi yazılan 3 karakoldan biri gece baskın yemiş ve 1 er şehit olmuştu? Kuzey Irak’tan karakolu basıncaya kadar geçen sürecin tamamı takip edilip o karakolun nasıl basıldığını hala idrak edemedim. Sonraki günlerde basılan karakolda yaşanılanlar, teröristlerin kendi aralarında yaptıkları telsiz konuşmaları gibi birkaç özel bilgi elime ulaşmıştı. 

Paylaşmanın çok doğru olmayacağı bu bilgilere göre istihbarat konusunda bir problem yoktu. Türkiye’ye giriş yaptıkları yerden, sayılarından, mühimmatlarından, nerede konakladıklarından, çantalarında ne taşıdıklarından, çatışma esnasındaki telsiz konuşmalarına kadar her bilgiye ulaşılabiliyordu. Bu bilgilere 2005 yılının teknolojisi ile ulaşılıyordu. O dönemlerde insansız hava aracımız dahi yoktu. Ona rağmen bunlar yaşanıyorsa tek bir ihtimal vardı. İstihbaratçılar alkollüydü. Ne içtikleri ile ilgili hiçbir fikrim yok ama birileri bir şeyler içmiş ve normal hareket etmiyordu. 

Tüm bunları askerlik anımı paylaşmak için yazmadım. 2005 yılında bu bilgilere ulaşılabilirken Ankara’da patlayan bombaların bir istihbarat zafiyeti olduğuna inanmamı kimse beklemesin. Bu ülkede 100 gram TNT bombası bile istihbaratın bilgisi olmadan bir evde oda dahi değiştiremezken 100 kg patlayıcıyı Ankara’nın göbeğine transfer edilecek ve patlatılacak ve bundan istihbaratın haberi olmayacak. 

Hiç inandırıcı değil. Daha önceki yazılarımda yazmıştım yine yazıyorum. Türkiye şu an Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanılan en büyük ihanete sahne oluyor. En büyük saldırıya maruz kaldığımız bir dönemdeyiz ki bu saldırının şiddeti daha da artacak. Korkmanıza gerek yok. Yapmanız gereken tek şey boşta kaldığınız bir ara istiklal marşının 10 kıtasını okumak olacaktır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.