26-27 Şubat’ta yapılacak CHP kurultayına sayılı günler kaldı.
Yeni CHP sloganıyla Genel Başkanlığı’na seçilen Kılıçdaroğlu, partisinin değişime ihtiyacı olmadığını düşünen yada değişime ayak uyduramayan bir gurubun imza toplamasıyla yeniden tüzük değişikliğine gidiyor. Ardından hemen genel başkan ve yeni yönetimin seçeceği olağan kurultay yapılacak. Bu parti tabanının daha nerelere kadar kayacağını tahmin bile edemiyorum.
CHP her kurultay sonrası yeniden güçlenerek mi halkın karşısına çıkıyor yoksa her defasında partiyi sanki kendi babalarının çiftliği olarak gören birkaç zihniyetin çıkarları doğrultusunda mı hareket ediyor.
Kurultaylar partisi olan CHP, kendi rekorunu gene kendisi kırıyor. Tarihinde ilk kez iki gün üst üste iki ayrı kurultay yapılıyor. CHP, bu pazar ve pazartesi günü peş peşe iki olağanüstü kurultay toplayacak. Tüzük değiştirecek. Ardından da yeni genel başkan ve yeni yönetimini seçeceği olağan kurultayını düzenleyecek. Sonuç olarak CHP iki olağanüstü bir olağan olmak üzere peş peşe üç kurultay yapmış olacak.
CHP’yi illa ki Deniz Baykal mı yönetmeli,
bütün teşkilatlardan illa ki Önder Sav mı yetkili olmalı,
yada partinin ağır topları olan Kemal Anadol yada Hakkı Süha Okay mı yönetim de söz sahibi olmalı?
Koca Cumhuriyet Halk Partisi bu kısır çekişmeler içerisinde mi iktidara aday olacak?
Atatürk yaşıyor olsaydı bu yaşananlar için nasıl bir yorum yapardı doğrusu merak ediyorum…
Kimse bana CHP’nin özgür iradeye sahip olduğunu, demokrasiyi en iyi işleten bir parti olduğundan falan bahsetmesin. Buna da kimsenin inanmasını beklemesinler…
CHP önümüzdeki günlerde yeni bir kurultaya gidiyor. Adı Tüzük Kurultayı olsa da bizler muhaliflerin bunu Kılıçdaroğlunu devirmek için bir hamle olduğunu çok iyi biliyoruz.
Her şeye rağmen hade hayırlısı…