AFRİN'DEN SONRASI ÇOK ÖNEMLİ

Zeytin Dalı...

Bütün Dünya Ülkelerine parmak ısırtan Zeytin Dalı Harekatı TSK'nın bükülmez bileğini ve sarsılmaz imanını bir kez daha ortaya koymuştur. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi ''eğer sivil hassasiyetimiz olmasaydı Afrin'i bir gecede yerle bir ederiz'' Dünyada hiç bir Ordu, sınır dışı operasyonlarında Türk Silahlı Kuvvetleri kadar sivil hassasiyeti gözetip, insan onuruna önem vermemiştir. Amerika gibi bir çok ülke sömürge zihniyetiyle yaklaştıkları için oradaki masum insanların canını önemsemeden, istihbari çalışmalara bile gerek duymadan gelişi güzel her yeri bombalayarak insanları katletmekten geri durmadılar. 

Zeytin Dalı Harekatında tek bir masumun kanı akmadan, Afrini bileğimizin gücüyle teslim almışve oradaki insanların refaha ermesi için kendi topraklarında huzur içinde ikamet edebilmesi için yeniden bir destan yazan Devletimiz Allah'ın yer yüzündeki gölgesi olma Şerefine nail olmuştur.

18 Mart - Çanakkale - Afrin...

Tarih tekerrürden ibarettir lafı boşa değildir. Bu necip Millet tarihiyle ne kadar gurur duysa azdır. Çanakkale ruhu ile mücadele vererek, Milletinin selameti ve Devletinin bekası için kendi canını hiçe sayan tek Millet biziz. Bunu göğsümüzü gere gere söylemekten imtina etmemeliyiz. Bu bize kibir ve enaniyet duygusundan uzak olup, bilinçli ve imanlı bir Millet olarak tarihi misyonumuzu bize hatırlattığı için zaferle döndüğümüz her savaşta şükür namazlarıyla seccadelerimizi ıslatmamıza vesiledir.. Hiç bir zaferi kendimize ait görmeyip, galip olanın yalnızca Allah olduğu şuuruyla, tüm diplomasi prensiplerinin çok ötesinde, güçlünün haklı olmadığını - haklının güçlü olduğunu bütün dünyaya bir kez daha ispat etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 

Biz Düşmanımızın güçlü olmasını isteriz...

Zira onu yendiğimizde utanç duymayalım. Zayıf ve cılız bir güruha düşmanlık etmeye tenezzül bile etmeyeceğimizi bir kaç grup eşliğinde hareket eden ve sayıları bir kaç bini bulan düşmanlara böyle kudretli bir hareket yapmayacağımızı herkes biliyor. Afrin'de sadece PKK/PYD/DEAŞ/YPJ gibi teröristlerle savaşmadık. Orada Amerikayı da, FETÖ'yü de, PKK'yı da, Almanyayı ve Avrupayı da yendik. Karşımızda bir terör Devleti kurmayı planlayanlar artık Türkiye Cumhuriyeti Devletinin karşısında hamle yaparken bir daha düşünmesi gerektiğini anlamışlardır. Amerika bu yenilgiyi hazmetmeden ikinci bir terör stratejisi geliştirmez. Sırada Münbiç olduğu için mutlaka Türkiye ile birlikte hareket etmek isteyecektir. Siyaset-en birlikte hareket etmemiz onlara güvenebileceğimiz anlamına gelmediği gibi Mehmetçiğimizin canını onlara emanet edecek değiliz. Münbiç harekatı başlarda ABD ve Türkiye ortak operasyonu olarak başlayacak ama sonunu yine Türkiye getirecektir.

İhanet ile düşmanlık aynı şey değildir...

Hain düşmandan daha onursuz ve haysiyetsizdir.

Düşmanın rengi belli, amacı bellidir. Dolaysıyla onun eyleminin veya saldırısının adına ihanet demek yanlış olur. Düşman düşmanlıktan dolayı savaşır. 

Peki ya dostun ihaneti? Aynı davaya veya aynı inanca hizmet ettiğine inandığın dost, seni sırtından bir köpek gibi hançerle-dikten sonra vicdanın rahatlığından bahsedecek kadar da ahmak olması sadece haine yakışan bir üsluptur. 

Düşmanın öldürücü darbesinden bile acıdır. İhanet bir anda oluşmaz. Oluşamaz.

Bunun için zaman gerekir. Muhabbet gerekir. Bir şeyleri paylaşmak gerekir. Güven vererek içinde yaşar ve sonra bir bahaneyle aykırı bir eylem yaparak  sana ruhundaki en acı pişmanlığı yaşatır. Bunun bir yandan bizi olgunlaştırdığını düşünürüz ama bir taraftan da artık kimseye güvenememe hissizliği ile yaşamak zorunda kalırız.

Burada bizim anlamamız ve idrak gereken şey uğradığımız ihanetin sebebi değil..! Çünkü ihanet bir sebepten dolayı oluşmaz, o bir amacın hizmetinde olduğu için başından beri hep varmıştır. 

Bize hainlik etme Cür'etini gösterenlerde, hainliğin alışkanlık yapacağı için bizlerin aslında duygusallıktan arınarak gerektiğinde VAR OLMA bekası için acımasız davranmamız gerektiği gerçeğini ihmal edemeyiz.

Nizam ve ölçüyle burada adalet ve hoşgörü arasındaki ince çizgiyi unutmadan bilinçli ve ferasetli olmamız elzemdir.

Dost ve Müttefiklerimizin taahhüt ve iltifatlarına itibar etmek ve bu doğrultuda strateji belirlemek yerine artık kendi politikalarımızı dayatarak ölçü ve nizam terbiyesiyle hareket edersek, adaletle hükmetme töresini tekrar hayata geçirmemiz mümkün olacaktır.

Hiç bir Zafer bu Milleti şımartmaz...

Bizler tarih boyunca Savaşlarımızı başta Allah'ın rızasını gözeterek hep adalet ve nizam üzerine başlatan bir Millet olduk.

Atalarımız seferden zaferle döndükten sonra sarhoşça kutlamalar yapan kralların aksine şükür namazları kılıp, geceyi soğuk bir mezarda geçirerek kibrini kırmak adına nefsini terbiye ederlerdi. Bizlerde Evlat olarak, varis olarak aynı zihniyetle aynı imanla aynı kararlılık ve aynı kanaatle hareket etmek durumundayız. 

Allah'ın ihsanı ve inayeti ile elde ettiğimiz kazanımları, onun sıfatlarını övmek ve onun azametinin karşısında aciz kalmakla, huşu içinde teslimiyet gereğini yerine getirip, düşman karşısında ise vakur olma hissiyatıyla devam etmek zorundayız. 

Zira savaş bitmedi. Afrin sadece bir başlangıç, bir ilk adımdır. 

Bundan sonrası için ihtiyacımız olan tek şey başta Allah'ın yardımı sonra imanlı bir dava ahlakı ile ferasetli bir Devlet anlayışıdır. Mazlumların huzur içinde yurtlarına dönmesi ve vefalı bir komşu edasıyla hareket etmesi de artık onların imtihanıdır.

Bizler ne cennete sevdasıyla ne de cehennem korkusuyla yaşarız. Sadece ve sadece Allah'ın rızasına talibiz.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.