Seçime son 3 gün kala tüm adaylar, partililer ve parti liderleri kıyasıya mücadele veriyor.
İktidar; yaptığı hizmetleri, başarılı projelerini ve bundan sonra hayata geçirecekleri projelerini delilleriyle halkın huzurunda büyük bir gururla ifade ederken, diğer adayların ise insanın aklına ters ve hayatın olağan akışına aykırı olan uçuk vaatlerini görüyoruz.
Ben kesinlikle 24 Haziran' seçimlerinin Ülkemizin IQ seviyesini belirleyeceğine inanıyorum.
BİR TARAFINDA ; CHP kurultayında Genel Başkanlık yarışında Kemal KILIÇDAROĞLU'na bile karşı kazanamayan, ''CHP'nin Genel Başkanı doğal Cumhurbaşkanı adayıdır.'' diyen ve daha sonra ''Gel bakalım Muharrem bey'' diyerek takdim edilerek Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen bu şekilde takdim edilirken gururu kırılmayan ve işin en acınası yanı ise adaylığı kabul ederken, (kaybedeceğini bile bile) Atatürk'ün partisini KAYBETMEYE MAHKUM bir parti haline getiren Muharrem İNCE var.
Muharrem İNCE'nin mitinglerinde söylediği, herkesin görüp duyduğu vaatlerine ve projelerine baktığımızda ''Terörü ben bitireceğim'' ''Öğrencilere burs vereceğim'' ''okullara bunu yapacağım'' ''evlere şunu yapacağım'' ''yargıya böyle diyeceğim'' yani hangisine baksam bir EGO var.
Ben yapacağım. Ben vereceğim.
Kendisinin süper güçleri yoksa (TATANKA hariç) Genel Başkanlık dahi yapmamış bir insanın bunları hangi tecrübeyle, hangi birikimle ve en önemlisi hangi ekiple yapacağını da söylemesi lazım.
Oraya gelen insanları kandırmanın bir anlamı yok.
Oraya gelen insanı kandırıp, sevip değer verdikleri Atatürk'ü kullanarak ama Atatürk'le alakası olmayan eylemlerde bulunup, temsil ettiği misyonu insanların gözünde bilerek ve isteyerek değersizleştirmek insanların duygularıyla oynamaktan farksızdır. .
Muharrem İNCE, KILIÇDAROĞLU ve CHP'liler Terörü bitirmekten bahsederler ama Terörü herkesten daha çok besliyorlar.
Bence önce terörün tanımlamasını yapmaları lazım.
Terör nedir? Terör örgütlerinin isimleri nelerdir? Terör nereden ve nasıl gelir? Teröre karşı nasıl savaşılır?
Bunları bilmeden hareket ederseniz, Afrin operasyonuna karşı çıkıp orada destanlar yazan Mehmetçiğin moralini, açıklamalarıyla bozan ve teröristlere kök söktüren komutanların apoletlerini sökmekle tehdit eden bir CHP çıkar ortaya.
Kandile operasyon yapmanın kolay olmadığını bunun için diğer ülkelerden izin almak gerektiğini söyleyerek, kendi Ülkesinin çıkarları ve Milletinin selameti için hiç bir zaman tek başına karar alamayacak, her ortamda utanmadan sıkılmadan BAĞIMSIZLIK'tan bahsederken tüm seçim politikalarını ve beklentilerini Amerika ve Avrupa Birliğinden gelen talimatlarla şekillendireceğini itiraf eden bir CHP çıkar karşınıza.
PKK'ya karşı çıkarken, onların siyasi çizgisinde hareket etmekten geri durmayan ve onları meşru kabul eden HDP ile ittifak yapan, Diyarbakır'a gidip ''seloya özgürlük'' sloganıyla miting yapan, ''şehitler ölmez lafından tiksiniyorum'' diyen bir CHP çıktı mı karşınıza?
bunu savunanın da İnkar edenin de yüzüne tükürün.
Afrin'e girdiğimizde CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu yeri göğü inletip ortalığı ayağa kaldırmadılar mı?
Askere moral için giden sanatçılara hakaret etmediler mi?
Erdoğan'ı şov yapmakla, ülkeyi bataklığa sürüklemekle suçlayıp Mehmetçiğin geçtiği güzergahlardaki vatandaşların gönlünden kopan hediyeleri, yiyecek içecekleri hatta ısınmaları için köylülerin götürdüğü odunları bile eleştirdiler.
Amerika'ya ve Avrupa'ya rest çekebilen bir Türkiyeyi başa geldikten sonra, liderlik vasfını kaybetmiş, korkak bir ülke haline getireceğini açıkça söyleyen CHP, savunmadan çıkıp taarruza geçmiş bir ordunun yakalamış olduğu psikolojik hareket üstünlüğünü sabote ederek, Ordusuna ve askerine değer vermediğini göstermek için daha ne yapsın?
Ancak dün Kılıçdaroğlu'nun ''Münbiç operasyonunu destekliyoruz'' dediğini okuyunca iyice kafam karışmaya başladı.
Tek akıllı ben miyim? Bunu görebilen, anlayabilen ve söyleyebilen bir tane CHP'li yok mu? Elbette var. Ama burada asıl konu kandırılmışlık dır.
CHP kendi seçmenini aptal yerine koyup kandırıyor ve bunu söylediğimizde cahil, geri kafalı, makarnacı etiketi yapışır.
Muharrem İNCE seçime ''Amerikalılar beni aradı'' ile başlaması aslında ''Amerikalılar benim arkamda'' demeye getiriyor. Yani diyor ki, bu ülkede Amerika kimi desteklerse seçimi o kazanır. Seçimi kim kazanırsa Amerikalıların kucağına o oturur.
Şimdilerde ise ''güçlü ülkelerinin büyük elçileri bana gelince kazanacağımı anladım'' diyormuş. Yani demek istediği aslında şu; ''halkın oylarıyla değil güçlü ülkelerin desteğiyle kazanacağım.'' Gördüğünüz gibi bir tarafında Muharrem İNCE'nin kazanması için çalışan bir kitle var. Cahil dediğim için bana kızıyorlar.
Ben cahil demekten vazgeçtim. Acaba onlar cahillikten vazgeçer mi?
DİĞER TARAFINDA ; 16 yıldır iktidarda olan Ak Parti yani Tayyip Bey var.
Yazmakla, söylemekle bitiremeyeceğimiz projeleri ile hayata geçirdiği hizmetlerini inkar etmek nankörlükten başka ne olabilir ki?
Adamın başarılarını saymaya kalksam dilim yorulur. Yazmaya kalksam elim yorulur.
Terörün her türlüsüne karşı savaş açmış, inlerine girip teröristlerin kabusu haline gelmiş bir ordumuz, mazlumun dinine, diline ve ırkına bakmadan yardımına koşan bir ülkemiz, zalimin boyuna, posuna ve gücüne bakmadan karşısına dikilen bir liderimiz var.
Aynı vasıflar CHP'nin veya diğer partilerin genel başkanlarında olsaydı vallahi onları da desteklerdim. Onlara da güvenirdim. Ama Allah imanı her kula nasip etmediği gibi idareyi de her zihniyete nasip etmiyor.
Bu da onun kurban olduğum hikmetinden sual olunmayacağının delilidir.
24 Haziran seçimleri Bu Ülkede yaşayan insanların IQ seviyesini belirleyecek.
İşin özü budur.
Ya hep birlikte güçlü ve kazanan bir ülke oluruz. Ya da ahmaklar gibi kaybetmeye mahkum oluruz.
İnsanlar kendi kararlarını kendileri verecek ve verdiği bu kararlardan dolayı kendi kaderlerini de belirleyecekler.
Allah Milletimize hayırlı kararlar vermesi için hidayet nasip etsin.
Milletimizin Gönüllerine ve kalplerine ferahlık versin.
CUMHUR İTTİFAKINI Muzaffer kılsın.
24 Haziranda daha güçlü, daha büyük, daha çok hizmet eden bir TÜRKİYE'de buluşmak dileğiyle.
mukemmel tespit