BAĞIMLI ÇOCUK

Bağımlı çocuk,evde olsun okulda olsun yaşından daha çocuksu davranan,girişken olmayan,kendine güveni düşük ve tedirgin bir çocuktur.Yapabilecekleri basit işlerde bile kendi başına davranmaktan,sorumluluk almaktan kaçınır,korkarlar.Yanlarında mutlaka onu koruyup kollayacak birini ararlar.Evde ya da gezmede sürekli annenin yanındadır,kedi gibi sokulur anneye.Sürekli sevilmek,okşanmak ya da kucağa alınmak ister.Uslu,sakin ve ürkek oldukları için de hep kollanırlar.Okulda da genellikle sorunsuz çocuklar oldukları için öğretmen tarafından da korunurlar.Çevrenin bu koruyucu tutumu,çocuğu daha da çekingen yapar.Hatta zamanla çocuk bu zayıflığını ve güvensizliğini bir savunma aracı olarak kullanmayı öğrenir.Evde,ailede sürekli kollanıp korunan,bir dediği iki edilmeyen,okulda da öğretmenlerinin göz bebeği olan çocuk bu ''bağımlılık''çemberini kolay kolay kıramaz.

Bazen de ürkeklikleri,sessizlikleri yüzünden okulda kendilerini gösteremezler.Okulda başarısız görünürler.Yaşıtlarıyla ilişkileri sınırlıdır.Oyunlara katılmazlar ya da hep seyircidirler.Çabucak ağlar,hemen kırılırlar.Yeni durumlara uyum sağlamakta güçlük çekerler.Kendi evleri dışında hep tedirgin,ürkektirler.Ve genellikle dışarıda çekingen,pasif olan bu çocuklar,evde hırçın ve yaramazdırlar.İsteklerinin hemen yapılmasını beklerler.Mızmız ve huysuzdurlar.Yemeklerini dahi annelerinin yedirmesini isterler ve genellikle de isteklerini elde ederler.Ödevlerini kendi başına yapamazlar.Geceleri kendi başlarına yatmak istemezler,anne babanın yanına gitmek isterler.Böyle bir çocuk için, yaşına uygun ruhsal gelişimin olmadığını yani bağımlı bir çocuk olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bağımlı çocukların oluşmasında ve artmasında tabi ki en başta biz ebeveynlerin yanlış tutumları yatmaktadır.Aşırı koruyucu ve kollayıcı bir tutum içinde olan anne babaların çocuklarının bağımlı çocuklar olma ihtimali çok yüksektir.Çocuk aşırı ilgi ve sevgiyle boğulmuş,gelişemez olmuştur adeta.Kendi işini kendi görmesine imkan tanınmamış,her isteği anında yerine getirilmiştir.Çocuğun deneme ve yanılma yoluyla öğrenmesi engellenmiş,her şeyde hazıra alıştırılmıştır.Hayal kırıklığına uğramasına izin verilmeyerek sözüm ona çocuğa iyilik yaptığımızı zannediyoruz.Oysa ki hayal kırıklığı bazen çocuğun ruhsal gelişimi için çok gerekli duygulardan biridir.Her şeye her istediği zaman sahip olamayacağını bilmek,farketmek onun ruhsal gelişimi için çok önemlidir.Hayatın her anında çocuklarımızın yanında olamayacağımızı unutmadan onları her türlü şarta hazırlayarak yetiştirmeliyiz.Tabi ki onların çocuk ruhlarına zarar vermeden,onları örselemeden yapmalıyız bunu.Çevreden koruyacağız diye tehlikeleri abartmamalı,arkadaşlık kurması ve dışarıda oyun oynaması engellenmemelidir.Çocuğun büyümesini,olgunlaşmasını geciktiren bu davranışlar hep onun iyiliği için yapılmıştır.Gerçekten de,bağımlı çocukların anne babaları,aşırı sevecen,naif kişilerdir.Esasında bunun altında da anne babanın kendi ruhsal tatminleri yatar.Çocuğunun bütün isteklerini yerine getirmezse iyi bir anne baba olmadığı duygusuna kapılırlar.Kendi çocukluklarındaki eksik kalmış ya da verilmemiş bazı ihtiyaçları kendi çocuklarını yetiştirirken tamamlamak isterler.Ama maalesef bu yaklaşım çocuğun gelişimini duraklatmaktan başka bir işe yaramaz..

Genellikle geç evlenmiş ya da zor çocuk sahibi olmuş anne ve babaların daha koruyucu ve kollayıcı tutum takındıkları gözlemlenmektedir.Anne babalık görevlerinde tedirgin ve güvensizdirler.

İlk bebeklik ve çocukluk döneminde hastalık geçiren,en küçük ya da tek çocuklarda da bağımlılık gelişmesi yüksektir.

Çocukta aşırı ve yaşına uygun olmayan bağımlılık ilerleyen yıllarda birçok ruhsal sorunun yeşermesine olanak sağlayan bir zemin gibidir.Kaygı bozuklukları,tikler,kekemelik,uyku bozuklukları gibi birçok duygusal bozukluklar bağımlı çocuklarda daha kolay gelişir.

Çocuklar bizim bir parçamız,uzantımız gibi olsa da onların kendi kişilikleri olan,biricik ayrı varlıklar olduğunu unutmamalıyız.Bu nedenle onları kendi kanatlarıyla uçabilecek,girişken ve bağımsız bir insan olarak yetiştirmek amaç olmalıdır.

Halil Cibran ne güzel özetlemiş;

''Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhları yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever...''

Sevgilerimle dostlar...

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.